Mavi Büyü ~ Richelle Mead || Yorum

6 Mar 2013


The Indigo Spell || Richelle Mead

Kitapla ilgili alıntılar için ; The Indigo Spell || Alıntılar'a göz gezdirebilirsiniz.

Okudum! Sonunda okudum yahu. Ahh ahh Adrian için her türlü işkenceye katlanırım.İşyerinde fırsat buldukça okudum. Ve ve şu anda krizlerdeyim.Bu Richelle'ın son anlayışı beni Bİ-Tİ-Rİ-YOR!!!

Kadın öyle bir sonlandırıyor ki kitaplarını, gel de diğer kitabı bekle Allah bekle.Neyse yorumuma geçeyim.Zira bu yakarışlarım bitmeyecek emin olabilirsiniz. :D

DİKKAT SPOILERR!! Söylemedi demeyin :))


Bir önceki kitap olan Altın Zambak'ı okuyanlar bililer.Sevgili Simyacı kızımız Sydney Sage, Adrian kendisine aşkını itiraf edince; bu işin yürümeyeceğini, imkansız olduğunu söyleyerek çeker, gider.
Gel gelelim devam kitabımız The Indigo Spell'de ise bu olaydan sonra Adrian ve Sydney arasında bir nevi söze dökülmemiş bir anlaşma yapılmıştır. İkiside gerekmedikçe görüşmüyor ve bir diyalog içine girmiyorlar. Tabi bu durumdan sadece Adrian ile bağları olduğu için Jil'in haberi vardır ve Adrian'ın üzülmesinden ötürü Sydney'e karşı bir tutum geliştirmiştir.
Jill hanım elinden gelse Sydney'i bir kaşık suda boğacak da , Adrian'a ne hesap veririm derdinde bence. :)) Aslında bence az bile yapıyor.Yani sonuçta sen bu çocukla deli gibi öpüş sonra da geç karşısına bu yanlış, zart zurt diye öt.
Neyse, Sydney beni bu kitapta da çok dellendirdi ama ne yalan söyleyeyim sonunda öyle bir sempatimi kazandı ki, kızın gönlümdeki yeri ayrı oldu.

Konuya geri dönersek, Sydney Adrian ile uzun bir süredir konuşmaz ama önlerinde Sonya'nın düğünü vardır ve mecburen bir araya geleceklerini bilir.Amma velakin Adrian orya kadar bekleyememiştir ve uçakta Sydney'in yanında yolculuk ederek onu bir güzel şaşırtır. Sydney'e beklenmedik bir saldırı gibi düşünmeyin zira asıl beklenmedik saldırısını sona saklar ve aralarında geçen hararetli konuşmanın ardından ona ; "Sen beni sevsen de sevmesen de ben yalnızca seni seveceğim." der...
Şimdi gelinde böyle bir insanı reddedin. Ne mümkün dediğinizi duyar gibiyim. :)))
Her neyse.

Düğünden önce Sydney'in -bence- kaçık tarih öğretmeni , gecenin bir yarısı kızımızı yataktan kaldırdığı gibi bir rutile için kedisiyle gelmeye zorlar. Sonra da Sydney'i kullanarak kayıp kızkardeşi Veronica'yı bulmaya çalışır. Tabi kızımız az da olsa yerini saptar ama sonra öğreneceklerini bilseydi, kesinlikle bu işe kalkışmazdı. Bayan Terwilliger'ın kız kardeşi genç ve hayat dolu kızlardan onlaarın gençliklerini çalıp kendisini genç tutan bir cadıdır. Sydney her öğrendiğiyle şoka girerken içten içe de bu kadını durdurmaya karar verir.

Veeee, tek başına bir halt edemeyeceği için işin ucu yine Adrian'a dayanır.Beni kahraman erkekim de yine aşkı için herşeyi göze alır ve Sydney'le beraber hem Veronica'yı ararlar hem de onun sadırabileceği kızları tek tek uyarmaya başlarlar.

Sonuç itibari ile Sydney ve Adrian arasındaki çekim her geçen gün daha da bir artar ama Sydney yine inatla körü oynamaya kararlıdır. Hem çocukla deli gibi öpüşüp koklaşır hem de hemen ardından "Bu yanlış.Olmamlıydı!" tarzı tepkiler verir.Ama beni en çok dellendirdiği yerler ise; hem çocuğa bu iş olmaz de hem de "Başkasına da böyle dokunuyor mu? Başkasını da böyle öpüyor mu?" gibi salak salak düşüncelere boğul.. İronik hareketleri var bu kızın..

Ama tabii tüm olaylar Adrian ve Sydney aşkı üzerine değil. Bir de ilk seri Vampir Akademisi'nden tanıdığımız Marcus var.Eski simyacımız kendisni The Indigo Spell'in cover'ında da görebilirsiniz.Mavi dövmeli yakışıklı. Hoş bence betimlemeye uymuyor. Ben onu hep Eddie felan sanmıştım ya :D
Marcus, simyacılardan dışlanmış kendisi gibi birkaç kişiyle beraber Simyacılar ve Işık Savaşçıları arasındaki bağı bilmekte ama bunu ispatlayacak kanıtları yok. İşte bu kısımda Sydney'in devreye girmesi gerekiyor.
Marcus , Simyacıların içerisinde ters birşeyler döndüğünü söyleyerek kızımızın aklını çeliyr ve Sydney'de şüpheleri doğrultusunda işin ucunun Jill'e değmek üzere olduğunu fark ediyor.
Sydney hem Jill için hem de kafasındaki soru işaretleri için Marcus ve ekibiyle bu işi çözmeye karar veriyor.Ama bundan ucundan da olsa Adrian'a bahsetmemek olmaz tabi.. :D
Yalnız Sydney ve Marcus'un ilk karşılaşmaları çok ilgin. bir iz bırakıyor kızımızın yüzünde bunu gören Adrian ise;
Resimde görülen tepkisiyle beni gülmekten yerlere yatırıyor. :D

Neyse fazla uzatmayalım.Marcus'un istediklerinin Sydney'e de bir getirisi olacak tabi ki. Sizce neden yüzündeki dövme mavi? Hepimiz Simyacıların simgesinin sarı Altın Zambak olduğunu biliyoruz. İşte Marcus'un dövmesi Sydney için büyük bir karar ve kurtuluş olacak. Ama bunu kabul etmek bu kadar kolay olacak mı dersiniz?
Peki kabul ederse Marcus ve ekibiyle mi gidecek yoksa Adrian ve çocuklarla mı kalacak? Kararlar..Kararlar..Kararlar...

Ama Adrian her zaman olduğu gibi ona sonuna kadar destek verecek.Hatta verdiği kararların yanlış olduğunu düşünse bile; "Ne karar verirsen ver seni destekleyeceğim." demesiyle beni bitirdi yahu.Bu çocuk sevilmesin de ne yapılsın? Sevmemek mümkün mü? Sen çocuğa gideceğini söyle o böyle bir tepki versin. :))
Sydney'i anladığımı düşündüğüm yerlerde oldu kitapta ama kızım mutlaka bir patlak veriyor ve bütün sempatimi öldürüyor...
Herşeye rağmen Adrian'ın Sydney'e olan bağlılığını takdir etmemeniz imkansız. Richelle, bu kitapta diğer kitaplarından daha çok aşkı hissettirmiş bence.Zinhâr sonuna geldiğiniz de "Nasıl ya! Yapılır mı bu şimdi?" oluyorsunuz... :D

Şu da hem çok güldüğüm hem de sinirlendiğim bir sahnenin girişi :))
Önce çocuğu hapur hupur öp sonra da " Beni bir daha öpemezsin!é diye mesaj çek. :D





MY RATING: 5 Stars

4 yorum:

  1. Sırf spoiler diye okuyamadım yorumunu ama okumak için çıldırıyorum!!!
    En kısa zamanda bende alıcam offf Richelle offf çileden çıkarıyor bizi :((

    YanıtlaSil
  2. Hem de ne çileden çıkmak! Sonunu bir gör inanamazsın öyle yaptığına. Adrian aşkına bende tekrar okuyacağım :D

    YanıtlaSil
  3. off kıskandım şuan seni!! :)))

    YanıtlaSil

Yorumunuz için teşekkür ederim.

 
FREE BLOGGER TEMPLATE BY DESIGNER BLOGS