Yedi Gün Yedi Gece || Evangeline Collins

24 Nis 2013




























Yedi Gün Yedi Gece || Evangeline Collins

“Ona bir haftalık zevk sundu. Ne daha az, ne daha çok..”

Bu kitaba nasıl bir yorum yapmalıyım bilemiyorum. Kötü bir kitap değildi, o bir gerçek. Ama herkesin seveceği  ya da daha doğru tabiriyle , herkesin normal karşılayacağı bir içeriğe de sahip değildi.Bana göre, yazarın birkaç noktada kitabı özgün kılmak ya da farklılık yaratmak amacıyla oluşturduğu olay örgüsü kitabın tümünü yok ediyor. O birkaç nokta olmasa kitabın gözümdeki değeri 5/5 olacaktı ama istesem de o kısımları görmezden gelemediğim için benim bu kitaba puanım 5/4 oldu. Eğer Rose’a  fahişe olması için daha geçerli veya makul bir sebep sunulmuş olsaydı bu kitap kesinlikle tadından yenilmezdi.Yine de tavsiye edeceğim kitaplar arasında yerini alıyor. Beni farklılığıyla etkiledi.

Okurken sıkıldım mı? Kesinlikle hayır. Hatta keyif aldığımı bile söyleyebilirim.Çünkü öyle merak ediyorsunuz ki, kitap akıyor gidiyor. Ama erkek karakterin ve kadın karakterin birçok yönünü de yadırgadım. Bu da haliyle biraz sarstı.Sorun kızın bir fahişe olması değil. Bunu kitapta hiç yadırgamadım.Zira, geçerli bir sebebi vardı. Ya da bir süre için varmış. Beni rahatsız eden kitaptaki geniş mezhep anlayışı oldu. Erkek karakterin eşinin ona inatla gözünün önünde birileriyle fingirdemesi ve James’in de bunlara sessiz kalması…
Gerçi onunda kendince nedenleri var ama yine de tuhaf buldum. Ve asıl anlayamadığım olay kadın karakterimiz Rose’un erkek kardeşi kumar oynayıp , şımarırken fahişelik etmesi ! Yahu, başlardaki amacını anladım.Amenna. Zor durumda kalmış, mecburen bu işe girişmiş ama ilerisini anlamakta çok zorlandım.Ne yalan söyleyebilirim, başlarda da iyi bir aileden gelen bir kızın neden şaperonluk ve benzeri işte değil de bu tarz bir işte çalışmayı seçtiğini de düşünmedim değil.Ama okurken kızımızın nasıl bir durumda kaldığını görünce, ona gereken parayı ancak böyle bir iş kazandırırdı onu da anladım.Fakat yine de bu uç noktalarda da çelişkiye düştüm. Bunlar dışında kitap da güzel bir aşk anlatıldığını düşünüyorum. Hatta, anlatılıyordu.Zira ben çok beğendim o kısımlarını.Özellikle de James’in tavırları beni çok etkiledi. Sırf onun için tekrar okurum diyebileceğim bir kitap.Neden mi? O kadar mükemmel bir erkek figürü olamaz da ondan.

 Çiftimiz arasında geçen kısa bir diyalog;

“Son bir haftadır hiç olmadığım kadar mutluydum, “dedi James. “Beraberken mutluyuz. Bunu inkâr edemezsin.”
“Edemem.”
“Bitmek zorunda değil, Rose.”
“Senin bir karın var..Ayrılsan da bu değişmez.Sen hep bir başkasına ait olacaksın.”
“O beni istemiyor.Hiç istemedi ve asla da istemeyecek.Ben onun seçimi değildim, o da benim seçimim değildi.”
“Yine de onun kocasısın.Ona aitsin.”
“Yıllardır karımın yatağına girmedim ben. Girmeyeceğim de.”
“Çocukların olsun istemiyor musun?”
“Evet.Senden istiyorum.”
Rose elleriyle kulaklarını kapattı.Bu sözleri duymamış olmayı yeğlerdi.Nasıl bu kadar zalim olabiliyordu. “Ama benden doğacak çocuklar piç olur.”
“Yapma, Rose.”


******

Günümüzde bile birçok insan genelevlerde tanıştığı iyi kalpli kadınlarla evlenebiliyor.Bu yüzden kitabın bu kısmı bence çok doğaldı. Aralarındaki iletişimin sadece yatak üzerine kurulu olmamasını da sevdim. Yazar karakterlerin birbirlerine yıllardır eksik iki parçayı bulmuş gibi bakmalarını sağlamaya çalışmış ve bunu da hakkıyla yerine getirmiş.Bu yüzden duygusal açıdan sarsıcı bir yanı vardı. Bazı kısımlarda James’in üç yıl boyunca karısına katlanmasını ve içten içte ezilmesini okurken çok üzüldüm. Rose’un yaşadıkları konusunda nötr bir durumdayım. Zira, anlam veremediğim hallerde bulunmuş. Sürekli bir ironi içerisinde kaldım…
Kısacası benim hoşuma gitti. Farklı tadıyla kitabı beğendim ama herkese hitap eder mi işte ona karar veremiyorum. Bu kısımda sadece deneyerek bilebilirsiniz demek kalıyor bana..

Kısaca konusuna da değineyim;
Rose Marlowe, kadın karakterimiz babasının kumar borçlarını temizlemek ve erkek kardeşini okutmak için kendisini satarak fahişelik ediyor. Bu işi de yaklaşık olarak 5 yıl sürdürüyor. Ama kendisine göre prensipleri olan birisi. Bu işi her ayın ilk haftası sadece 7 gün boyunca bir genelevde –o zaman Londra’daki en iyi genelev- yapıyor. Bu bir hafta sonunda ise evine, babasından kendilerine kalan tek yere dönüyor.Ta ki, bir gün James Archer kendisinin müşterisi olana kadar… Adamımız James’de kendisine göre prensipleri olan birisi. Onun gözünde evlilik kutsaldır ve karısı ne yaparsa yapsın o karısını aldatmayı bir an olsun aklından geçirmeyen düzgün bir adamdır.Ama bir akşam şeytana uyuyor ve kendisini iş yerinin hemen arka sokağında olan genelevde buluveriyor. Gerçi ilk gün Rose’un odasında ne yaptıklarını sorarsanız.Bütün geceyi oturup konuşarak geçirdiler ama sonraki gecelerde James , Rose’a o kadar alıştı ki, kızımız adamın hayatının baş köşesine kuruldu. Ve bir gün James’de ondan kendisiyle bir hafta tatile çıkmasını istedi.İşte ne olduysa bundan sonra oldu. 


Bana göre şu kapağının kullanılması daha bir uygun ve albenisi yüksek bir görüntü sergilerdi.




Yedi Gün Yedi Gece || Fanbar
Yedi Gün Yedi Gece







    MY RATING:

2 yorum:

Yorumunuz için teşekkür ederim.

 
FREE BLOGGER TEMPLATE BY DESIGNER BLOGS