Jennifer L.Armentrout [The Dark Elements Series] White Hot Kiss || Tanıtım

30 Eyl 2013

Herkese Merhaba,
Bu haberi uzun zamandır yayımlamaya çalışıyorum ama bir türlü şöyle rahat bir zaman bulup da kitabın konusunu çeviremediğim için yayınlama süreci de sürekli aksadı. Neyse geç olsun ama güç olmasın öyle değil mi? Jennifer L. Armentrout'un sıkı takipçilerinin zaten haberi var. Ama olmayanlar içinde ben paylaşmak istedim.

Hepimizin bildiği gibi-bilmeyenler içinse- Jen'in Dex Yayınları'ndan çıkmakta olan YA(Young Adult) türündeki serileri -Melez Sözleşmeleri ve Lux Serisi- son buldu. Melez Sözleşmeleri'nin son kitabı
Sentinel önümüzdeki aylarda yurt dışında çıkıyor ve seri son buluyor. Lux Serisi ise Ekim sonu gibi 5. kitabını ülkemizde yayımlayacak ve son kitabı Opposition gelecek sene yaz aylarında yurt dışında çıkarak seriyi tamamlamış olacak. 

Şimdi bunun haber kısmı neresi diyeceksiniz belki de XD Asıl haber şu ki; Jennifer bu iki Genç Yetişkin serisi biter de hiç boş durur mu sizce? Hemen yeni bir YA serisi yazmaya başlamış. Hatta serinin ikinci kitabını bile tamamlamış, o kadar yani.
Jen'in yeni serisinin adı; The Dark Elements

Serinin şu anda tanıtılmış iki kitabı mevcut. Birisi Aralık'ta çıkacak olan serinin girişine yönelik bir Novella Bitter Sweet Love (0,5) / Acı Tatlı Aşk adındaki kitap.Diğeri ise; Masum Seksi Öpücük /Öfkeli Öpücük -kitabı okumadan ismine kesin bir şey diyemiyorum da XD- Yazar serinin ikinci kitabını da tamamlamış ama henüz kitabın tanıtımı yapılmadı. Bu yüzden bir bilgim yok. White Hot Kiss ise 24 Şubat 2014'te yurt dışında yayımlanacak. Büyük ihtimalle seriyi DEX alır diye düşünüyorum.Hatta kesin olmamakla birlikte alacaklarmış.Zira bu yazarın paranormalde çok iyi bir kalemi var.Bu kitabını da merakla bekliyorum. Özellikle kapağına bittim. XD


Tek bir öpücük son olabilir..

On yedi yaşındaki Layla’nın tek istediği normal olmak.Ama tek bir öpücükle bir ruhu öldürürken, her şey olabilirdi ama normal… Yarı insan yarı canavar Layla, başka hiç kimsenin sahip olmadığı bazı yeteneklere sahipti.

Gardiyanlar arasında yükseltilmiş-şeytanları avlamak ve insanları güvende tutmakla görevlendirilen canavarlar- Layla bu duruma uyum sağlamaya çalışır. Ama bu en sevdiği şeylerden kendi karanlık tarafını gizlemesi gerektiği anlamına gelmektedir.Özelllikle Zayne, kendinden geçirecek kadar görkemli ve tamamen yasak bölge..
   
Sonra Roth’la –onun bütün sırlarını bildiğini iddia eden, günahkâr, seksi bir dövmeli iblisle karşılaştı. Layla, ondan uzak durması gerektiğini bilir, ama istediği şeyden de emin değildir—özellikle Roth’un ruhu olmadığı da düşünülürse hiçbir öpüşme sorun olmaz.
Ama Layla iblislerin ayaklanmasının sebebini keşfettiğinde, Roth, Layla’nın Zayne ile olan tek şansını berbat etmeyebilir….ailesini hain olarak damgalayabilirdi.Daha da kötüsü, bu dünyanın sonuna tek yönlü bir bilet olabilirdi.



NOT: Çeviriler iyi kötü şahsıma aittir. Paylaşım yaparken; "Anime ve Kitap Sever'den alıntıdır." demek yerine LİNK vererek paylaşmanızı rica ederim.




Dublin Caddesi || Samantha Young [Yorum]

TRAJEDİ. SEKS. TUTKU. KAHKAHA. KISKANÇLIK.


                 Orijinal Adı: On Dublin Street
                 
Bağlı Olduğu Seri: On Dublin Street# 1
                 Yazar: Samantha Young
                 Yayınevi: DEXPlus
                 Kitap Dili: Türkçe
                 
Puanım: 4/5

                
Joss geçmişte yaşadığı acıları bir kutuya kilitleyip her şeyi unutmak için Amerika’dan İskoçya’ya yerleşmişti ve şimdi yeni bir ev arıyordu.Bulduğu ev Dublin Caddesi’ndeki havalı binalardan birindeydi.Yolda bir adamla karşılaştı.Takım elbiseli, bronz tenli, çıldırtıcı İskoç aksanlı, maço tavırlı, seksi bakışlı Braden’la.
Joss, Braden’ın her zaman kolunda taşıdığı Barbie kılıklı kızlardan biri değildi, olmaya da hiç niyeti yoktu.
Ama insan arzularına nereye kadar gem vurabilir?
Kalbiniz başka, beyniniz başka şey söylüyorsa, hangisinin sözünü dinlersiniz?



DexPlus’ın ilk kitabını okudum! 
Hızlı bir giriş oldu, kabul ediyorum. Ama kitap cidden çok güzeldi. Dünden beri yorum yapıp yayımlayabilmek için şiddetli bir telaş içerisindeyim.Aslında kitabı On Dublin Street, orijinal olarak teee geçen sene çok sevdiğim bir arkadaşım önerince okunacaklarıma eklemiş, ilk bölümü okumuş ama sonra bir türlü devam etmek istemediğim için hep ertelemiştim.Erteleye erteleye de en son DexPlus’tan çıkacağını duyunca; “Çıkınca okurum.” Durumlarına kadar geldim. Ve nihayetinde de çıkınca okudum. Neden bu kadar tutulduğu ortada!

İlk olarak Braden Carmichael gibi bir karakterin olduğu başka kitap bilen varsa hemen söylesin! Adama bayıldım. Devamını acilen okumam gerek. İkincisi, kız karakter tam bir salak! Ama Braden onun yarattığı boşluğu çok iyi dolduruyor. Hatta abartıyorum, kızı yok sayarak okuyabilirsiniz. XD Ne de olsa Braden gibi birini kaptığı için içinizde oluşacak kıskançlık tohumları filizlenince kızı ciddi ciddi yok sayıyorsunuz. Şimdi, “Yok artık!” diyenler vardır ama okuyunca anlarsınız. Hâlâ yeryüzünde böyle bir canlının olma oranını hesaplıyorum.Gerçi olsa bile neden inatla "salak kızlar" diye diretip bunları seçiyorlar anlamıyorum da. :D Neyse konuyu dağıtmadan kitabın yorumuna geçeyim ben.

Öncelikle yazarın dilini çok sevdim. Hiç sıkılma, duraklama veyahut sonra devam ederim gibi bir istek oluşmadı içimde. Hatta bir gecede bitecek bir kitap ama ben çalışan biri olduğum için uykuma feda ettim kitabı. XD Yoksa elinize almanızla bitirmeniz bir olur.

Geçmişinde ailesinin kaybıyla feci şekilde dağıtmış ama sonra silkelenip kendini bir nebze toplamış Jocelyn Butler, esas kızımız ve biz ona kısaca Joss –Braden ise inatla Jocelyn- diyeceğiz. Joss ev arkadaşının master için ayrılmasıyla yalnız kalınca kendisine yeni bir ev ve yeni bir ev arkadaşı ararken kendisini bir anda Dublin Caddesi’ndeki zengin mi zengin bir evde Ellie adında bir kızın yanında yaşarken bulur. Tabi kızımızla ilk görüşmeye gideceği sırada tesadüfen karşılaştığı “takım elbise”nin kendisine yarattığı çekimi de es geçmeyelim. Zira bir iki hafta içerisinde aslında o etkilendiği adamın yeni ev arkadaşının ağabeyi olduğunu öğrenince ve Braden’ın Joss’tan gerçekten hoşlanmasıyla hikâyemiz başlıyor.Hoşlanmak da ne hoşlanmak hani! Adam resmen; BENİMSİN! modlarına girdi ya. Bir sahiplenme bir maçoluk bir diretme.. Görülmüş şey değil! Hani maço erkeklere kızarsınız ama Braden gibi maço olacaksa başımla beraber oluyor. XD

Joss verdiği kayıplardan ötürü birilerine bağlanmaya, o kişiyi/kişileri sevmeye kapalı, duvarları olan bir genç kadın. Braden ise istediğini elde etmeye alışık ve bu kez de Joss’u isteyen kararlı bir adam. Joss diretiyor Braden inatlaşıyor ve çiftimiz aralarındaki çekime yenik düşünce de küçük bir anlaşma yaparak; sadece seks hayatı yaşamaya karar veriyorlar. En azından Joss için bu daha uygun.Zira adam ne kadar ciddiye dönmeye uğraşırsa Joss’ta duvarlarını kalınlaştırıp bi’ o kadar mesafeyi açmakta kararlı oluyor.Sırf bu kızın salaklıklarından ötürü kitaptan bir puan kırdım. Katlanılacak gibi değildi ya! Bulmuş da bunuyor yemin ederim. >_>

“En son görüştüğümüzde seni ürkütecek bir şey söyledim galiba. Ya da yanımdaki biri seni ürküttü?” Kendini beğenmiş. Kahkahayı patlattım. “Vicky mi?”
Bana tekrar döndüğünde pis pis sırıtıyordu. “Kıskandın mı?”
Bu konuşma gerçek miydi? İki haftadır görüşmemiştik ve..puff! Egoizmine hayretle gülümseyerek kollarımı göğsümde birleştirdim. “Biliyor musun, bu odaya sığabilmiş olmam gerçek bir mucize, koca götlü egon her yanı kaplıyor çünkü!”


Kadın karakter gerçekten sinirlerimi bozdu ya! Tamam, bazı sıkıntılar yaşamış. Kolay kolay kimseye bağlanamıyor ama şimdi eğri oturup doğru konuşalım Allah aşkına! Zira bunun Braden'a yaptıklarını biri bana yapsa kesinlikle kıçına tekmeyi basardım. Adam da harbi peygamber sabrı vardı. Hele bir de Braden Joss'un tüm yaptıklarına rağmen hâlâ ondan vazgeçmezken kızın salak gibi; "Beni gerçekten sevmiyor." takıntısı da ayrı sinir etti ya! Sanki kendisi sevgisini çok göstermiş gibi bir de bundan yakınıyor.

Braden bunun kıçına tekmeyi basmadı ya, helâl olsun vallahi. Bu gibi tipler neden inatla böyle salak kızlarda diretiyorlar bir türlü çözemiyorum işi..Neyse. İşte efendim bir süre "seks body" olayı uyguluyor ve sürekli birlikte oluyorlar ama sevgili gibi bir izlenim de sergilemiyorlar. Tabii ki yine Joss'un suçu! Ama git gide de birbirlerine kapılmaya başlıyorlar. Özellikle Joss o çokkkk güvendiği duvarlarını yıkıp kimseye bahsetmediği geçmişinden Braden'a bahsetmeye başlıyor. Ve yavaş yavaş duvarlar yıkılınca da kızımızı yeni bir telaş sarıyor; "Bana n'oluyor?!" Ki, bununla artık son noktayı da koyuyor ve Joss'u görmezden gelemeye başlıyorum. İnanın hiç de zor değildi. Ne de olsa tamamen Braden gibi bir varlığa odaklı okudum. XD

VE FAVORİ ALINTIM!

MY RATING:4 




DUBLIN CADDESI||SAMANTHA YOUNG
DUBLIN CADDESI||SAMANTHA YOUNG




2013 Sonbahar Animeleri!

28 Eyl 2013

Merhabalar,
Aslında bu postu hafta içinden beri yayımlayacağım ama bir türlü elim gitmedi. İşlerimden ötürü de aksadı ne yazık ki. Şimdi fırsat bulmuşken hemen yayına geçeyim dedim.Geç kaldığım için bu ay içerisinde olanları çoğu yayınlandı bile XD

Geçtiğimiz hafta Sonbahar Sezonu içerisinde en merakla beklenen/beklediğim anime Diabolik Lovers yayına geçti. Ama açıkçası pek de beklediğim gibi sarmadı. Vampire Knight'tan sonra severek izlediğim vampir türü animesi olmadığı için Diabolik Lovers'a beklentim çok fazlaydı ama git gide Amnesia'ya dönmeye başladı sanki. -__- 
Gerçi daha ikinci bölüm yeni yayınlandı ama işte sarmadı pek ya. Neyse devamının daha güzel olacağı kanısındayım. -İnşallah yani-

Neyse. 2013 Yılını da yavaş yavaş bitirirken şu sonbahar animelerinin listelerine de bir göz atalım. Neler varmış? Ne çıkıyormuş? Merak edenler için;

2013 Sonbahar Anime Listesi



Listedeki Diabolik Lovers zaten yayına girdi. Aralarında yayına giren ve önümüzdeki aylarda girecek olan animeler de var.Bu kısımdakilerden bir tek GOLDEN TIME ilgimi çekti.Onun da yayın tarihi 16 Ekim. Komedi türünde bir anime. Merak ettim açıkçası. =)))





Benim bunlar içerisinde belki -sırf Muziki Nana'nın seslendirmesi için- izleyeceğim White Album 2 olur. Ama ondan da kesin emin değilim. İlki çok sıkıcıydı. U_U Onun dışında  6 Ekimde Kuroko No Basket 2 geliyormuş.
 Tokyo Ravens güzele benziyor. Ona da bakaca'm. Sararsa izlerim.


-FİLMLER-


OVA




The One || Kiera Cass [The Selection Serisi 3]

27 Eyl 2013

Evet, merakla beklenen Seçim (Selection) Serisinin son kitabı The One(Bir)'ın da sonunda kapağı göründü !
6 Mayıs 2014'te yurt dışında çıkacak olan The One tüm Selection severleri kapağıyla büyüledi. Serinin daha önce okuduğum ilk iki kitabı hakkındaki yorumlarımı linklerden inceleyebilirsiniz.Kitabın konusu hakkında henüz bir bilgi yok.Ama zaten serinin takipçileri son kitapta neler olacağını az çok biliyor. Özellikle de kapaktaki elbise ve America'nın kendine güvenle sergilediği duruşunda da çok net ortada. 


Her neyse ben lafı çok uzatmadan direkt kapağı paylaşayım en iyisi. İşte Seçim Serisi 3 ve final kitabın kapağı; THE ONE!
Kapağın konusu henüz yayımlanmadı. Bildiğim tek söz;  "America gerçekten BİR olmak istiyorsa, bir karar vermeli."


Ve bir de bu kapağın yanında serinin daha önceden E-Book formatında yayımlanan iki Novella(Ara kitap)'sı The Prince(0.5)(Maxon'ın seçimden önceki hayatını anlatıyor) ve The Guard(2.5) [Aspen'in ağzından Seçim'i anlatıyor] tek bir kitapta toplanmış ve o da artık basılı ! Kitabın adı ise; The Selection Stories; The Prince and The Guard 
Bu kitabımızsa 4 Şubat 2014'te çıkıyor ve Kiera Cass kitapta bir de sürpriz yaparak merakla beklenen The One'dan küçük bir kısım eklemiş. Ve DEX'in novellayı basacağını öğrendim. Erken çıksa bari. En azından hem Maxon'ın hikâyesini okur hem de The One'ın o küçük kısmını görürüz.

The Prince and The Guard'ın kapağı ve konusuysa;

 

The Prince ve The Guard, 
America'nın aşkını kazanmak için mücadele eden her iki genç adamında kalpleri ve akıllarında büyüleyici bir teklif sunmak var.A merica Seçim'e katılmak için saraya gelmeden önce Prens Maxon'ın hayatında başka bir kız vardı. The Prince ise Seçim yarışması başlamadan önce olanların kapısını aralıyor ve bize Maxon'ın hayatını anlatıyor.

Konum olarak Altı'ya yükseltilen Aspen Leger kendisini sarayın muhafızlarından biri olarak orada yaşarken asla hayal edemezdi. The Guard'da, okuyucular America'nın asla bilmediği Muhafız Dünya'sı hakkındaki gerçeği Aspen'in bakış açısından öğrenecekler.




NOT: Çeviriler iyi kötü şahsıma aittir. Paylaşım yaparken; "Anime ve Kitap Sever'den alıntıdır." demek yerine LİNK vererek paylaşmanızı rica ederim.

AV || Selvi Atıcı [Kitap Yorumu]

26 Eyl 2013



NOT: Cover çalışması şahsıma aittir.Orijinal değildir.
 



Aşk insana neler getirebilir?
Belki çok şey…
Lilian, aşkı tanıdığını sandığında çok masum, çok saf, çok küçük ve çok kırılgandı. Masumiyetini sorgusuzca aşkına verdiğinde geleceğin onun için siyaha büründüğünü bilemezdi. Bekaretini alan Paulo Smith’i beklerken
onun evlilik haberiyle karşılaştığında bir daha asla evlenemeyeceğini kabullenip kendisini halkına adadı. Fakat Tanrı’nın onun için farklı planları vardı.
Babasının onu halkın çıkarları uğruna Delf Bozkır’ının lideri Iron’la evlendirmek istediğini öğrendiğinde Lilian için yapılabilecek fazla bir şey kalmamıştı. Sanıldığı kadar masum olmadığı anlaşıldığında infazına kararı verildi ve o andan sonra Azrail Lilian’ın gölgesi oldu.
Iron, en iyi savaşçısı ve sadık askeri Rick’i Lilian’ı saklandığı yerden almak için görevlendirdi. Acımasız, soğuk kanlı savaşçı Rick, onu bulup Iron’a teslim etmek için yola koyuldu. Fakat ters giden bir şeyler vardı… Lilian, kusursuz denecek kadar güzel, kanını damarlarında donduracak kadar çekiciydi…


Uzun zamandır kitap yorumu yapmamışım. Açıkçası pek de okumuyorum zaten. Neyse. Şimdi şöyle güzel bir kitap bitirmişken hemen sıcağı sıcağına yorumunu da yapmak lazım değil mi ama? :D Lafı uzatmadan kitabımızın yorumuna geçmem gerek aslında ama nasıl yorum yapacağıma karar veremediğim için o aşamaya da geçemiyorum bir türlü. Ben en iyisi bir ucundan başlayayım zaten devamı şekillenir.
Daha önce Selvi Atıcı’nın hikâyelerini facebook’taki belirli kitap sayfalarında görmüş ama pek ilgilenmemiştim. Biraz amatör-hoş bu yazar amatör olamaz ya!- sevmediğimden biraz da online okumaktan hoşlanmadığım için. 

Şimdi bunu nasıl okudun derseniz eğer, tesadüf eseri yazara yapılan güzel bir Kimliksiz yorumunu okurken, kendisinin diğer eserlerinden de bahsedildiğini gördüm. Aslında  bakmak gibi bir niyetim bile yokken bir anda AV kitabının konusunu görünce; “Bunu okumam gerek!” derken buldum kendimi. Ve hemen ardında da kitabı EBook yükledim.
Ne yalan söyleyebilirim,sarmaz falan sanıyordum. Bırakın sarmayı, kitabın sayfa sayısını görünce; “Haa, iyi azmış bu be!” dedim. Ama! Bu ama var ya işte bu andan sonra kitap yorumum geliyor.. XD

Ben! Kitap az diye sevinen ben, kitabı yarıladığımda; “Bu bölümleri neden bu kadar kısa yazdın Alla’sen?!”  nidaları atmaya başladım.Kitap zaten historical olduğu için benim gözümde bir adım öndeydi. Fakat kitabı okudukça ve bölümler ilerleyip sayfalar geçtikçe, kitaba daha da bir kapıldım. Hatta o sırada beni arama hatasına düşen Ceren admin’i de güzelce bir payladım. >_<
Kitabımız Lilian adındaki güzel bir bey kızının daha çocukluğunun başında, henüz on beş yaşındayken âşık olduğunu sandığı bir bey oğlu tarafından kandırılıp kullanılmasıyla başlıyor. Lilian henüz küçük olduğu için ne yaşadığını bile anlayamadığından ileride kendisini nasıl bir kadere mahkum bıraktığını da  bilemiyor. Neyse. Kızımız üç yıl kadar sonra büyüyüp serpildiğinde ve güzelliğine güzellik katığında ise artık herkesin dikkatini çekmeye başlar. Amma velakin kızımızın evlenmeye hem niyeti hem de şansı yoktur. Fakat kendisinin bir anda çevresine korkular salan Iron’un istediği gelin olduğunu öğrendiğinde ise tek yapabildiği kaçmak ve kaderini yönlendirmek oluyor.

Tabi Iron’un, çevresine bu kadar korku salan Iron’un bir kadını elinden kaçırması söz konusu olamayacağı için Lilian’ın akıbetine karar veriliyor. Iron, en güvendiği, duygusuz, korkusuz ve yenilmez askerinin Lilian’ı kendisine getirmesine karar veriyor. Ve Rick’i Lilian’ın yakalaması için gönderiyor.

Ben size şöyle bir kocaman “RICK!!!” diye yakarsam nasıl olur? Bu kitabı bassınlar yahu. Çok beğendim, cidden.  Iron, Rick’i kızımızın peşinden gönderdiğinde ise kitap gerçek anlamda konuya giriyor.
Kitapta Rick’e zaten vurulmuş olmamın yanında bir de diyalogların çok etkileyici olduğunu ve başlardaki çekişmelerinde çok güldüğümü de söylemem gerek.

“Neden sabah bacağımı ellediğini öğrenebilir miyim? Daha sorusu dudaklarından dökülür dökülmez sorduğuna pişman olmuştu. Kahretsin! Rick, ona döndü ve tek kaşı havaya kaldırdı.
“Eğer sen neden çıplak bacağını benim göğsüme koyduğunu söylersen belki ben de bir açıklama yapabilirim. Hem benimkisi mantıklı bir açıklama olur.”
“Evet,” dedi Rick, kızın üzerine bilerek giderek. “Bir açıklama yapacak mısın?”  Lilian dudaklarını yaladı ve genç adamın gözü o dudaklara takıldı.


Baştan sona kitabın çok güzel bir temposu olduğunu ve okurken oldukça keyif alıp kitaba kapıldığımı söylemem gerek.Sadece tek bir yerde rahatsız oldum o da yazar Rick’i büyük bir keder içersinde bırakarak hem adamımızın karizmasına zarar verdi hem de onu öyle gördüğüm için ben yazara sinirlendim. Olmadı orası ya T_T
Ve tabi bir de sonu ! Allah’ın seven bana bunun devamı olduğunu söylesin yahu XD Olmak zorunda çünkü. Öyle bitemez bu kitap. Çatlarım ben devamı yüzünden. Yazarın diğer kitaplarına da bakacağım. Bana uyan ve hoşuma gidenleri okumayı planlıyorum ama önceliğim –ki umarım vardır- bunun devamı olacak. ^_^


MY RATING: 4


One to Hold || Tia Louise [Cover Reveal] Kapak Tanıtım!

18 Eyl 2013

 
Orijinal Adı: One to Hold
Yazar: Tia Louise
Yayın Tarihi: 9 Kasım 2013
Türü: Adult,New Adult, Romance,Yetişkin




Derek Alexander eski bir piyade, polis ve kendi alanındaki en iyi dedektifti. Melissa Jones ise sorunlu geçmişini arkada bırakmaya çalışan bir kasaba kızı..
İkisinin yolları Arizona'da bir barda kesiştiğinde ise aralarında gelişen cinsel çekim alışılmışın dışındadır.Ama her ikisi arasında gelişen "bir hafta" işleri daha da karmaşık bir hale sokar.Çünkü Melissa geçmişinde kurtulabilmek, Derek de Melissa'yı yanında tutabilmek 
için elinden gelen her şeyi yapacak.



Üzerinde sadece gri pantolonuyla minderlere doğru uzanmış yatıyordu.Ve ben heykellere benzeyen vücudundaki her bir hattı görebiliyordum.Ona doğru yaklaşmamı izlerken dudaklarında küçük bir gülümseme belirdi.
Parmaklarımı karnı boyunca hareket ettiriyor, ona dokunurken koyu gözlerinin derinliklerine bakıyordum.



Tia LOUISE şu sıralarda yetişkinlere yönelik seksi ve ateşli romanlar yazan eski bir gazetecidir.Bütün romanları gerçek kişilerden ilham alınarak yazılmaktadır.

Yazarı takipleyebileceğiniz linkler;   Facebook   ||  Twitter  








Diabolik Lovers [İngilizce Sub] Yayınlandı !

17 Eyl 2013


Daha önce tanıtımını yayınladığım DIABOLIK LOVERS nihayet yayına girdi.Ve yabancı subber'larda hemen iş başına.. İlk bölümün ingilizce subunu aşağıda vereceğim linkten temin edebilirsiniz. Ama büyük olasılıkla bizim Fansubber'ların da bu hafta çevireceğine eminim. Normalde güncel animeleri bitene kadar beklemeyi tercih ederim ama bu anime de bekleyemedim. Vampire Knight'tan sonra izlediğim vampir animeleri hiç çekici değildi. Bu animeden umutluyum. :D

İzlediğim kadarıyla; Animemiz Yui adındaki kızımızın babasının iş değişikliği nedeniyle okul değiştirmesi ve babasının akrabalarıyla kalmaya gitmesiyle başlıyor. Kız daha kapıdan içeri adım atar atmaz ilk bomba patlıyor. Sevgili akrabacıklarından Ayato kanepede yatarken Yui'nin onu dürtmek istemesi ve sonra ölü olduğunu sanmasıyla tüm ev halkı ayağa kalkıyor. Ve evde bir insan kızın ne aradığını düşünürlerken ise hepsinin kızı kendilerine yemek seçmesi de çabası. Bu sırada evin büyük kardeşlerinden Reiji işe el atıyor. Oturup, durum değerlendirmesi yaptıklarındaysa aslında kızımızın gelecekteki eş/gelin olduğu var sayılıyor.
Ama Raito'nun da dediği gibi; "Gelinden çok bir kurban gibi duruyor."
Gerçi kız da haklı yahu. Sakamaki kardeşlerin hepsi çatlağın önde gideni ve daha önce böyle tuhaf insanlarlar(kızımızı hâlâ ne olduklarını anlamayan saf) karşılaşmadığı için sürekli sırnaşıp, koklamalarını, yalamalarını, ısırmaya çalışmalarını anlamıyor. Hatta bir de çocuklara; "Ve.. Ayrıca, sizin davranışlarınız çok tuhaf." diyerek hepsini şoka sokuyor. :D
Bundan sonra bir de evden çıkmak için kaçmaya kalkarken bir aydınlanma yaşamasıyla eğlence başlıyor. Sakamaki kardeşlerin vampir olduklarını anladığı andan itibaren evden çıkma derdine düşüyor Yui. Ama ne çare.
Animenin konuya damdan düşer gibi daldığını söylemek istiyorum. Mangasına bakmak şart oldu XD Zira konuyu ilerleyen bölümlerde yavaş yavaş deşeceğimiz bir gizemle başlamışlar. Kızın tuhaf yetenekleri olduğu aşikâr ama vampir çocuklarla aynı evde nasıl yaşayacak orası meçhul...

İngilizce Sub için; 

DIABOLIK LOVERS Episode 1 : DOWNLOAD 'a tıklayıp yükleyebilirsiniz. Video .mkv formatındadır. Bilginize.



Hovarda || Katharine Ashe [Yorum]

14 Eyl 2013


İki farklı hayat yaşayan bir adam ve yaşamının iplerini eline almaya çalışan bir kadın…

Orijinal Adı: Captured by A Rouge
Bağlı Olduğu Seri: Rouges of The Sea #2
Yazar: Katharine Ashe
Yayınevi: Epsilon Yayınları
Kitap Dili: Türkçe
Puanım: 3,5/5

Serena Carlyle sonsuza kadar mutlu olmanın hayalini kurmaktadır. Yirmi beş yaşındaki bu güzel kadın, geçmişte yaşadığı karanlık bir olay yüzünden, geleceğe karamsarlıkla bakarken en azından küçük kız kardeşi için uygun bir eş bulmaya kararlıdır. Böyle bir eş için yakışıklı ve zengin bir adam olan Savege Kontu münasip görülür.

Savege Kontu, Alex Savege’in ise gizli bir kimliği vardır. Kendisi saygı gören bir asilzadeyken, aynı zamanda açık denizde zenginlere kök söktüren, bölge fakirlerinin koruyucusu olmuş vatansever Korsan Kızıltaş’tır.
Korsanlık günlerini bir kenara bırakmak isteyen Savege, önüne gelen evlilik teklifine sıcak bakar. Ancak müstakbel eşiyle tanışacağı baloda, Serena’yla aynı odada yalnız kalacak ve ikisinin de hayatı tamamen değişecektir.



Elimde iki gün gezen bu kitaba da nihayet yorum yapma fırsatı buldum. Aslında kitap iki gün elimde gezmezdi ama rahatsız olduğum için böyle oldu. >.>
Kitapla ilgili görüşüme gelirsem; HOVARDA işte ya :D Ne bekliyorsunuz ki? Tam bir çapkın, her limanda bir tanecilerden işte. XD
Aslında kitaba 3,5 vermezdim ama dürüst olmak gerekirse, okumasam da bir şey kaçırmazmışım. Yazarın ilk kitabı Kapıldım Sana'ya bayılmış, hatta -özellikle ilk bölümlerden ötürü- hayran kalmıştım. Bu kitapta başlarda aynı şekilde başladı fakat ilerleyiş de bir kopukluk oldu.
Hovarda'dan bahsediyoruz ama adamın tüm hovardalığı geçmişte kalmış. Hiçbir hovardalık göremedik, kısacası.Neyse. Adamımız Alex Savage bir kont ve aynı zamanda kötü denizcilerin korkulu rüyası haline gelmiş Kapan Kızıltaş ! İki dünya arasında mekik dokuyan lordumuz, artık bu avare yaşamdan sıkılmış ve yeni bir hayata adım atmak istiyor. Özellikle de Kızıltaş'ı geride bırakmak ve umursamaz kontu aile sahibi yapmak derdinde. Ama gelin görün ki adamımızın bunun için hiç çabalamasına bile gerek kalmadan kısmet ayağına geliyor. Savege Park-Lordumuzun kırsaldaki mülkü-'ın komşularından Carlyle'ler en küçük kızlarını lorda baş göz etme derdindeler. Alex'te hazır fırsat ayağıma gelmiş diyor ve kızla tanışmayı kabul ediyor.
Hikâyemizin esas erkeği konuya böyle girerken esas kızımız da Alex'in müstakbel nişanlısının -üvey- ablacığı oluyor.
Şimdi gelelim asıl bombaya. Yukarıda da sözüne ettiğim gibi adamın HOVARDA'lığını bir iki kez görüyoruz ve o anlardan birisi de müstakbel nişanlısı ile tanışacağı sırada, kendisini onun güzel ablası Serena Carlyle ile bir odada baş başa bulur. Eh, tabi bu öyle bir karşılaş hemen skandal olsun değil. Bildiğiniz tam bir hovarda baştan çıkarmasıyla kızın adını skandallara malzeme yapacak bir karşılaşma. Ama neyse ki yakalanmıyorlar. Gerçi Alex'in de dediği gibi; "Karanlıkta yaşananlar, karanlıkta kalır." ve de kalıyor. O andan sonra ise çiftimiz arasındaki çekim Alex'in müstakbel nişanlısının tam bir hanımefendi olduğunu görmesiyle daha da artıyor. İçindeki uslanmaz HOVARDA, kendisi için bir hanımefendi değil Serena gibi bir kadın istiyor. 
Bi' de Kaptan Kızıltaş var tabi. Onu da es geçmeyelim şimdi. :D Serena'nın ise Kızıltaş'a ulaşmak için büyük bir amacı var. Babasının topraklarında kaçakcıklar genç kızları kaçırıp, zorla alıkoyuyorlar.Serena ise yıllar önce yaşadığı bir acının tekrarlanmaması için bu kaçakcılara dur demeye kararlı (!) ama ne babasından ne de denizci olan üvey abisinden bir destek göremiyor. O da çareyi Kızıltaş'ta arayınca işler iyice sarpa sarıyor. Kızıltaş'ın gemisi kendi bölgesine demirli olduğu için kaçakçılardan kimse Alex'in topraklarına veyahut oradaki halka yaklaşma hatasına düşmüyorlar ve Alex de kendi sorunu olmadığını düşündüğü kaçakçılarla uğraşmak istemiyor. En azından Alex Savage istemiyor. Fakat Kızıltaş'ın başka planları var...Alex bir yandan istemediği evliliğinden kurtulup Serena'ya sahip olmayı düşünürken bir yandan da genç kadının kaçakçılardan uzak durmasını sağlamaya çalışında ortaya güzel bir kitap çıkıyor. Ama tempo olarak aynı şeyi söyleyemiyorum.
Neden mi? Aslında kurgu güzel. Gerçi öyle çok ahım şahım veyahut farklı değil. Ama güzeldi. Sadece tempoda veya gidişatta bir sıkıntı var. Benim için. Çünkü bu tarz o kadar çok kitap okuyorum ki, beklediğimi bulamadığım kitaplar çok oluyor. Bana göre kaptanlarda en iyi yazar Johanna Lindsey'dir.

Bu yazarın kalemini sevdim ama bu kitabında pek de etkileyecek bir şey bulamadım. Seri birbirinden bağımsız olduğu için isteyen okusun diyorum. Merak ederseniz ben Kapıldım Sana'yı daha çok öneririm. O ayrı konu =)))


MY RATING: 3,5


Origin || Jennifer L. Armentrout [Lux Series#4] Alıntılar Part 3

13 Eyl 2013


Eh, Origin için o kadar çok rağmet görüp istek alıyor ki sonunda DEX tarafından bozguna uğratılacağımı düşünmeme rağmen yine de küçük birkaç alıntı daha paylaşmak istedim.En çok da  Kitap Sokağı sayfamızda alıntı paylaşımı talebi alıyorum.Birkaç tane daha paylaşalım bakalım. Zira blog git gide ORIGIN Bloguna döndü. U_U
Bu seferkiler kısa ama spoiler içerebilecek alıntılar oldukları için;
DİKKAT SPOILER VAR!
Diyerek başlıyorum konuya. Sonra kimse spoiler vermişsin demesin.Fazla bir alıntı da paylaşmayacağım zaten. Kitabın çıkışı hakkında çok fazla soru geliyor. Bildiğim tek şey çeviride olduğu arkadaşlar. DEX'in de elinden geldiği kadar hızlı işe el attığı ortada. Kitap daha yurt dışında çıkalı bir ay olmadı. Çevrilmesi bir ay sürsün değil mi ama ?! Umuyorum ki, fazla beklemeden ellerimize alacağız. Azcık daha sabır.

Öncelikle ilk alıntılar postu için ; Origin || Jennifer L. Armentrout [Lux Serisi #4] Alıntılar
 Sonra ikinci alıntılar postu için ; Origin || Jennifer L. Armentrout [Lux Serisi #4] Alıntılar
  Ve kitabın tarafımca yapılmış incelemesi için; Origin || Jennifer L. Armentrout [YORUM]


Bundan önce küçük bir uyarı/rica -siz ne derseniz- bulunmak istiyorum. Bu blog ve Kitap Sokağı FB sayfasındaki paylaşımlar şahsıma ait olup, herhangi bir şekilde çoğaltılması paylaşılması durumunda BLOG LİNKİ verilmesini rica ederim. Bunlar için zaman ayırıyorum.Sizden de bir nebze saygı göstermenizi istiyorum...




ALINTI: 1
“Burada kaç tane Luxen olduğunu düşünüyorsunuz, Bayan Swartz?”
Kafamı salladım. “Bilmiyorum.” Daemon daha önce bundan bahsetmişti ama ne kadar olduğunu hatırlayamıyordum. “Binlerce?”
Dasher uzman bir şekilde konuştu. “Yer yüzünde aşağı yukarı 40-50 bin Luxen var.”
Vay canına, ne kadar çokmuş.





ALINTI:2
Daemon geri adım attı…“Hayır.” Sesi çatlamıştı. “İmkansız.”
“Üzgünüm,” dedi Matthew. “Bunun olmasına izin veremem.”
“Neyin olmasına?” diye sordu Dee..
Matthew gözlerini Daemon’dan ayırmıyordu. Sesi,  olanaksızı anlaması için Daemon’a yalvarıyordu.”Hepinizi kaybedemem-siz benim ailemsiniz, Adam öldü. Daedalus istediği için öldü. Anlamalısınız.Bu, tekrar olmasını istediğim en son şey.




ALINTI:3
"Blake'e olanların senin hatan olmadığını biliyorsun, değil mi ?"
Saçlarının bir kısmını iki parmağıyla kıvırdı. "Ben, onu öldürdüm, Deamon."




ALINTI: 4
“Bugün ne yapıyoruz?” diye sordum masanın üzerine oturarak. Odada yalnızdık.
“Doktoru bekliyoruz.”
“Bunu çok düşündüm.”Archer’a kısa bir bakış attım ve derin bir nefes aldım. “Nasıl bir duygu? Origin olmak?”
Kollarını göğsünde kavuşturdu. “Melez olmak nasıl bir duygu?”
“Bilmiyorum.” Omuz silktim. “Sanırım, her zaman hissettiğim gibi hissediyorum.”
“Kesinlikle,” diye cevapladı. “Aynı durumdayız.”














The Wicked We Have Done||Sarah Harian[Cover Reveal]

10 Eyl 2013



Orijinal Adı: The Wicked We Have Done
Yazar: Sarah HARIAN
Yayın Tarihi: 18 Mart 2014
Türü: New Adult, Romance


Evalyn Ibarra bir katil olarak anılmayı ve hapishanede deneylere kobay olmayı asla ummazdı. Bir yıl öncesine kadar, normal bir üniversite öğrencisiydi.Şimdi ise gizli bir odada-adaleti yerine getirmek için devlet tarafından kurulan gelişmiş bir hapishanede bir ay mahkum.

Eğer hayatta kalmayı başarırsa, dünyaya masum olduğunu ispat edecek.
Dokuz azılı ve potansiyel suçluyla kilit altında olan Evalyn'ın geçmişini yok edebilmek ve hayatta kalmak için savaşması gerekmektedir.

Planları arasında arkadaşlığa yer yoktu.

Âşık olmaya da.







YAZAR HAKKINDA

Sarah Harian,
Kaliforniya'nın Yosemite Parkı civarında yaşamış ve Kaliforniya'daki Fresno State Üniversitesi'nden mezun olmuştur.Sarah yazmadığı zamanlarda genellikle Sierras Dağı'nda yürüyüş yapar, nişanlısı ile video oyunları oynar ve köpeği ile vakit geçirir.



YAZAR İLETİŞİM

Website: http://sarahharian.com/
Facebook: https://www.facebook.com/sarahharianbooks
Twitter: https://twitter.com/sarahharian
Goodreads: http://www.goodreads.com/author/show/7112593.Sarah_Harian








NOT: Kapağını bilmem de konusu ilgi çekici. Normalde gerilim sevmem ama merakımı cezp etti. Ve yazarı da çok tatlı XD




 
FREE BLOGGER TEMPLATE BY DESIGNER BLOGS