Kalbimin Sahibi || A.L. JACKSON [Kitap Yorumu]

13 Oca 2014

Orijinal Adı: When We Collide
Edisyonu: Kalbimin Sahibi
Yazar: A.L. Jackson
Türü: Günümüz Aşk, Romantizm, Drama,Aile
Yayınevi: Aspendos Yayınları
Puanım: 5/5

İki kaybolmuş ruh…
Altı yılını geçmişten kaçarak, son sekiz ayını da geceleri ona rahat vermeyen rüyalarla savaşarak geçiren genç bir adam…
Gerçek aşkın ne olduğunu bu genç adam ona gösterene kadar, tüm hayatını umutsuzluk içinde geçiren genç bir kadın…
Altı sene boyunca boş hırsların ve sahte ilişkilerin dünyasına hapsolan William, kırılma noktasına vardığının ve bir yerden parlacağının farkındadır. Maddie ise, kendisini koşulsuz seven bu adam sayesinde karanlıkla geçen ömründe ilk defa bir ışık görür. Fakat kurtarıcısı, altı sene önce bu karanlığa yenik düşünce Maggie, kendini nasıl kaçacağını bilmediği bir hayatın içinde bulur.
Tam altı sene sonra William dönmeyeceğine yemin ettiği tek yere geri dönmek zorunda kalınca, yıllar önce tek bir bakışla kalbini çalan kadınla yüz yüze gelir. Yıllarca derinlere gömdüğü arzularının ve hayatı boyunca sevdiği tek kadınla birlikte bir hayat kurma hayallerinin yeniden gün yüzüne çıkmasıyla William, artık ondan altı yıl önce çalınanı geri almak için savaşmaya hazırdır.
Oysa William’ın bu savaşın ona neye mal olacağına dair en ufak bir fikri dahi yoktur.


Güzel bir kitaba yorum yaparken kelimeler yetersiz kalıyor gibi geliyor bazen. Bu kitapta da aynı sorunu yaşayacağım sanırım.

Çünkü, 2014 yılının ilk güzel kitabını da bulmuş ve okumuş oldum. Hani bazı kitaplar vardır böyle sizi beklediğinizden fazla etkiler ya, şaşırır kalırsınız. İşte bu kitapta o tür bir kitaptı. Kalbimin Sahibisin kitabını İstanbul Kitap Fuarı zamanından Aspendos Yayınları standından almıştım. Ve o zamandan beri de okunmak için bekliyor kitap. Kısmet yeni yılın ilk zamanlarınaymış.Kitabı elime almamla içinde barındırdığı konuya şaşırıp kalmam ve su gibi okuyup bitirmem bir oldu.Güzel bir kitap bekliyordum ama bu kadar mükemmel bir konu beklemiyordum gerçekten.Kitabın beni şaşırtmasının yanı sıra konusu o kadar içten, o kadar dokunaklıydı ki bazı kısımları iliklerimde hissettim.

Bu benim A.L. Jackson'ından okuduğum ilk kitap değil. Daha önce de Son Pişmanlık isimli kitabını okumuştum. Yazarın kalemi gerçekten güzel ama bu kitabında duyguları öyle bir ifade etmiş, öyle gerçekçi anlatmış ki kitaba bayıldım.

Kitapla ilgili söyleyebileceğim tek şey duygusal şeylerden hoşlanıyorsanız kesinlikle okuyun olur. Çünkü William ve Maggie'nin yaşadıkları şeyler gerçekten insanın yüreğine dokunuyor. Gerek aşkları gerek ayrılıkları.. Çok fazla şey kaybediyorlar çok az şey kazanıyorlar ama yine de kazandıklarının onlara verdiği güçle daha fazlası için ayakta durmaya çalışıyorlar.

William ve Maggie'den size nasıl bahsetsem; 

Birbirlerini daha ilk gördükleri anda kalplerinin ve ruhlarının bir olduğunu anlıyor bu güzel çift ama ne yazık ki birbirlerini bulmak için geç kalmış durumdalar. Çünkü Maggie hayatının her anını kötü bir babanın ebeveynliği altında geçirmiş ve sürekli acı çekmiş bir kız. Babasından kaçmak için de kendisini Troy denen bir serserinin kollarına atmış.Bir nevi yağmurdan kaçarken doluya tutulmuş zavallı kız. Çünkü Troy da en az babası kadar kötü biri. Ama işte tam bu umutsuz anlarından Will giriyor hayatına ve ona âşık olmayı, aşkı hissetmeyi, sevmeyi, sevilmeyi öğretiyor. Maggie için bir umut oluyor.

"Yuva ne demek hiç bilmedim. Bana göre, kaçmak için beklenen bir hapishaneydi." -Maggie

William ise ilk kez gerçekten âşık olduğunu biliyor ve Maggie'yi hayatlarındaki tüm imkansızlıklara rağmen istiyor. Onunla olursa dünyaya karşı geleceğine inanıyor. Çünkü henüz en çılgın çağlarında. Daha çok genç ve deneyimsiz. Tam her şeye meydan okumaya karar verdiği sırada ise kader onları ayırıyor. Birbirlerinden kopuyorlar. İşte bu kısımda da konumuz başlıyor.Zirâ Will Maggie'ye öylesi bir aşkla tutulmuş ki onsuz olacaksa eğer hayatındaki her şeye çizgi çekmek tek yapabileceği şey gibi geliyor gözüne..Kalbi kırılıyor ve kırık kalbiyle beraber tüm aşkını, umutlarını da yanına alıp doğup büyüdüğü yer olan Mississippi'den bir daha geri dönmemek üzere uzaklaşıyor.

Tabi gidiş o gidiş. Gittikten sonra da kendisine söz verdiği gibi bir daha geri dönmüyor. Ne ailesini görmeye ne de başka bir şey için. Kendisine yeni ve ruhsuz bir hayat kuruyor. Altı yılını böyle hebâ ediyor. Ta ki şu son birkaç ayında hayatının ne kadar boş olduğunu anlayana kadar...

Maggie ise altı yıl boyunca her an acı çekerek ama yine de içinde Will'e duyduğu aşkla yaşamaya devam ediyor. William'ın kasabaya geri dönmek zorunda kalmasıyla da asla unutamadığı tek sevdiği adama sanki aralarına yıllar girmemiş gibi yeniden o ilk karşılaştıkları andaki gibi bağlanıyor. Aralarındaki bağ o kadar kuvvetli ki yıllar önce göz göze geldiklerinde nasıl birbirlerine ait olduklarını anladıysalar, yıllar sonra bile o bağ birbirlerine ait olduklarını yüzlerine bağırıyordu. Ama aradan geçen yıllar çok şeyi de alıp götürmüş. Ellerinde tek kalan şey ise hâlâ ilk günkü gibi olan aşkları.

Gerçi William'ın kasabaya geri dönmesiyle her şey yeniden başlıyor. FAkat bu kez Will kaçıp gitmek yerine Maggie'sini geri almayı ve ona geçen altı yıla rağmen hâlâ onu sevdiğini göstermeye karar veriyor.Çünkü yıllar önce Will'in kalbi kırıldığı gibi Maggie'nin de tüm dünyası yıkıldı.

Ben bu kitabı gerçekten çok sevdim. Özellikle de yazarın iki zamanlı olarak anlatmasını. Kitap hem günümüz hem de geçmiş, yani altı yıl önceyi anlatarak işliyor. Karakterler kendi yaşadıklarını altı yıl önce olanları geçmişe giderek anlatıyor günümüzde devam ediyorlar. Duygusal yoğunluğu yüksek bir kitap. Tavsiye ederim.







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumunuz için teşekkür ederim.

 
FREE BLOGGER TEMPLATE BY DESIGNER BLOGS