Gözlerinin Esareti | Jennifer Royce [Kitap Yorumu&Röportaj]

23 Şub 2015

Eser: Gözlerinin Esareti
Yazar: Jennifer Royce
Yayıncı: Ephesus Yayınları
Tür: Historical Romance, Tarihi Aşk Romanı


Sevgiye aç bir kadınla…
Küçüklüğünden beri aradığı sevgiyi bulamayan Keira Destina’nın tek bir dileği vardı; kendisini gerçekten sevecek bir kalp. Babası tarafından sürekli hor görülüp, sevgisiz ve korumasız bir hayat süren Keira, şeytanla yaptığı anlaşma sonucu Karanlıklar Lordu’nu öldürmeye kalkıştığında, hayatının altüst olacağından habersizdi. Herkesin, önünde korkuyla titrediği Karanlıklar Lordu tarafından esir alınan genç kız için artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı.

Kalbi buz tutmuş bir adam.
Karanlıklar Lordu Kayran için, bu namı almak hiç de kolay olmamıştı. Katıldığı tüm savaşlardan galibiyetle ayrılmış, düşmanlarının korkulu rüyası haline gelmişti. Karanlık ruhunun bir tek savaş meydanlarında ışığa kavuştuğuna inanan bu adam, bir gece çadırına gizlice sızan, asil ama hırçın bir güzelin ölümcül saldırısından kendisini korumak isterken, onu bekleyen sürprizin farkında değildi. Gözlerine ilk baktığı an, bu kızın tanıdığı tüm kadınlardan farklı olduğunu anlamıştı. Genç kızın öfkesinin ve cazibesinin ateşi Kayran’ın buz tutmuş, karanlıklar içindeki kalbini sarmıştı. Genç adam için artık tek bir gerçek vardı; bu asi güzel ona ait olmalıydı!

Tutkuyu keşfettiklerinde, dönüşü olmayan bir yola girmek zorunda kalırlar...



Eveett, uzunca bir yazı ile bloguma dönüş yapıyorum. Yine! Yoğunluğum yüzünden sürekli arada kaynıyor okuduklarım, ama olsun arada sırada da olsa yorum yazmak için blogumu ziyaret etmek de ayrı keyif. :)))

Bugün sizlere geçen sene hikâyelerini okuyup yorumladığım, bir sene basılı kitabını beklediğim bir yazarımızın hem kitap yorumunu hem de kendisi ile gerçekleştirdiğim keyifli söyleşimi paylaşacağım. Historical Hunters ekibinin gözdesi Jennifer Royce'u ve kitabını tanımak için doğru adrestesiniz.
Bugünkü turda,

Röportaj+Yorum: Anime ve Kitap Sever [Bendeniz]

Özel Sahne+Yorum: İlleKitap Blogu



Jennifer Royce! Wattpad'i takip edenler bilir, kendisi Wattpad'te binlerce okura ulaşmış bir Tarihi Aşk (Historical Romance) yazarı. Geçen seneye kadar kendisinden ve böylesine güzel kaleme aldığı hikâyelerinden bir haber olan ben, kız kardeşim ve eski bir arkadaşımın baskısı ile Jenny'i okumaya karar vermiş, ama bir türlü bu kararını yürürlüğe sokamamıştım. Ta ki tesadüf eseri Facebook'taki yayımladığı hikâyesinin ilk bölümü Ana Sayfam'a düşene değin... Sonrasında tabii ki böylesine bir kalemin sıkı takipçilerinden olarak her yayımladığı hikâyesini okumaya başladım. Okuduğum hikâyelerinden yorumladıklarımı incelemek isterseniz aşağıdan inceleyebilirsiniz. 

Bugün daha da özel bir yorum geçip, yazarımızın ilk basılı eseri olan Gözlerinin Esareti kitabını incelemeye alacağım. Wattpad'te yayımlandığında 700 Bin okura ulaşan bu hikâye, Ortaçağ'ın acımasızlığı, katı kuralları ve savaşları arasında masum bir kızla karanlık bir adamın aşkını anlatacak size..


Yakışıklı Dükler Cemiyeti Serisi

4- Öpücüğe Mahkûm (Yorumlanacak Üşenmezsem)
5- Aşka Cesaret (Yorumm bekliyor yiğidimm!)


Bundan bir yıl kadar önce Jennifer Royce'un Wattpad'te okurları için kaleme aldığı Gözlerinin Esareti hikâyesi şimdi basılı bir kitap olarak, birçok okura ulaşma yolunda ilk adımını attı.

Normalde yazarın birçok hikâyesini okumama rağmen Gözlerinin Esareti, Ortaçağ'ın acımasızlığında geçen bir kurgu olduğu -ve benim Ortaçağ sememem- için hiç okumak nasip olmamıştı. Tüm okurların deli gibi sevdiği Kayran ve Rodolfo karakterlerine ve onlardan gelen alıntılara rağmen kendimi hep Ortaçağ'a karşı ön yargılu tutarak, geri durdum. Ta ki kitabın çıkacağı ana kadar..

Ne zaman kitabın çıkacağı kesinleşti, işte o zaman ben de hikâyeyi okuma şerefine nail oldum. Ki okuyunca da kendime yaptığım ön yargılar için çok kızdım. Tabii beklediğim gibi sert ve acımasız sahneler vardı, fakat okurken çoğu yerde ne kadar sinirlensem de kitabın gidişatına göre yerinde ve dozunda buldum hepsini. İlk an değil tabii ki de
İlk okuduğum an sinir küpü olup, "Bunu yapmadı! Yapmış olamaz! Lanet herif. P*ç. vs"  daha bir ton hakaret ve söylemlerden sonra sahneyi tekrar okuduğumda aslında yerinde olduğuna karar verip, daha da büyük bir merakla sonraki bölümlere doğru ilerledim.  

Ve, her bölümde ayrı bir tat, ayrı bir keyif aldım. Bu yazarda en sevdiğim şey; ne kadar sert bir karakter oluşturursa oluştursun aynı oradan esprili bir dil kullanarak o sert mizacı size sevdirebiliyor. Ki bunun örneklerini Kayran, Rodolfo, Jared, David ve Leon ile çok net ifade edebilirim. Hepsi sert kabuklarının altında âşık birer adam barındırıyorlar.

Şimdi size bu sert karakterlerden El Farris Kayran, nam-ı diğer Karanlıklar Lordu'nun hikâyesini anlatacağım. Kendisi küçükken asil bir Baron oğlu iken, ailesini kaybetmenin acı kaybıyla tüm kıtanın önünde korkuyla titrediği karanlık, öfkeli, acımasız bir lorda dönüşür.

Ve bu kalpsiz, kalbi buzlarla çevrili lordun tüm sınırlarını masum, kimsesiz ve sevgiye aç bir kız yıkar, geçer.
Rafael Leonidas De Fernandez, küçüklüğünden beri kral Armando'nun oğlu ve en yakın arkadaşı olan Prens Rodolfo'nun sağ koludur. Yıllar boyu iki genç birçok şeye beraber göğüs germiş, birçok amansız savaşa beraber katılmışlardır. Ama Rodolfo'nun bir Prens olarak babasının yerini alması gerektiği ve Rafael'in ailesinin katledildiği bir zamanla beraber, iki gencin de yolları farklı şekilde çizilir. Birisi ülkenin Kralı olurken diğeri onun ve masum halkın adeta koruyucu gölgesi olup, zalim krallıkların korkulu rüyası Karanlıklar Lordu'na dönüşür. Ta ki küçük bir kızın Gözlerinin Esir'i olana kadar...


Keira Destina, babası tarafından küçüklüğünden beri hor görülen ve sevgisiz büyümeye mahkûm edilmiş genç bir kız o. Ve sırf babasından küçücük bir sevgi görmek adına ölümü göze alarak, tüm insanların önünde korkuyla titrediği Karanlıklar Lordu'nun çadırına sızdığında hayatını da kendisiyle beraber değiştireceği ilk adımı atar....

Her ikisi de yaralı, her ikisi de yalnız, her ikisi de birbirine muhtaç olan bu iki yüreğin yolları kesiştiği anda Kayran genç kızın Gözlerinin Esiri olurken genç kız da Kayran'ın Küçük Esir'i olur.Ve Ortaçağ'ın amansız savaşları arasında tüm katı kurallara, tüm imkansızlıklara ve kendilerine rağmen birbirlerine âşık olurlar. 

İşte bu da sizi kitaba bağlayan en önemli unsur bana göre. Hikâyenin yalın ve akıcı anlatımıyla beraber eşsiz bir duygu silsilesi içerisinde kitabı okuyorsunuz. Kayran'a hem kızarken hem seviyor hem severken hem nefret ediyorsunuz.

Çok uzun ve konudan spoiler veren detaylı bir yorum girmeyeceğim. Fakat bazı yerlerinde karakterlerden nefret etmiş olmama rağmen kurgu olarak eşsiz bulduğum bir eser bu hikâye. Çünkü gerçekçiliğini iliklerinize kadar hissetmenizi sağlayan bir anlatım barındırıyor içinde.






Şimdi efendim, nihayet uzun zamandır ertelediğim Jennifer Royce ile söyleşi imkanını Historical Hunters turumuzla, yazarın ilk kitabını incelerken gerçekleştirebildim. :D
Kendisini çok iyi tanısam da eksik şeyler halen var. Ve ben de sizin gibi cevaplarla öğreneceğim. Umarım keyif alacağınız bir söyleşi olur. Zira ben çok keyif aldım! Özellikle de "Yakışıklı Dükler Cemiyeti" soruma verdiği cevapla. :)))


Ben: Ben biliyorum ama bilmeyenler için açıklar mısın; Jennifer Royce kimdir, nedir, ne yapar, ne yer, ne içer.. Özetle kendini tanıtır mısın ? :D


JR: Zor bir soru. İnsan nasıl kendini anlatır ki, hele benim gibi hayatından bahsetmeyi sevmeyen biri için çok zor. :P
1969 yılı doğumluyum.1 Nisan'da aileme -gerçekten de- şaka gibi gelmişim.Üniversite ve ilk görev yerim dışında hep Mersin’deydim.Çok istememe rağmen başka bir şehirde yaşamayı nasip olmadı.Sonuçta hep Mersin’de kaldım.
İlk görev yerim Karaman Ermenek.Beş yıl kadar görev aldım.Bu süre zarfında eşimle tanıştım, evlendim ve Mersin’e geri döndüm.Çocuklarım, -onlar benim her şeyim- iki tane. Bir kız, bir erkek.


Ben: Yazmaya ne zaman başladın ? Yazmak senin için bir hobi mi, yoksa bir gaye mi ?

JR: Yazmak uzun süredir yerine getirdiğim bir olgu. Hayatımın parçası gibi. Daha önce, şiirler ,denemeler, çocuk hikâyeleri, ilkokullar için yardımcı kaynak kitabı çıkarma vs. şeyler yaptım. Hep bir şekilde yazmayla iç içeydim.Emekliliğime bir yıldan az bir zaman kala, artık hayatımda yeni bir amacım var; yazmak. Hobi ile başlayan yazma serüvenim hayalden öteye gitmedi.Yalnız lisede edebiyat öğretmenime verilmiş bir sözüm vardı; "Yazmayı asla bırakmayacaksın. Bana söz ver," demişti, ona da buradan verdiğim sözü de tuttuğumu iletmek isterim.



Ben: Bir kurguyu oluştururken nelere dikkat edersin?  Kurguların çok değişik geliyor bana. Bunların oluşum süreçlerini merak ediyorum.

JR: Anlık bir düşünce, bir fikir veya görselden çakan şimşek gibi bir sahne gözümün önünde canlanır önce. Bu kitabımın en can alıcı sahnesidir.Oturur, bu sahneyi yazarım ve bütün kurguyu bu yazdıklarıma dayandırırım.Biliyorum, biraz sıra dışı; şöyle düşünün bir filmin, çok etkilendiğiniz bir sahnesini yakalarsınız, sonra merak edersiniz, o sahneden önce neler olmuş olabilir? Film, nerede başlamıştır, kimler var, neden bu sahnedeki duruma gelmiş olabilirler, bu sahneden sonra olaylar nasıl gelişebilir vs. Bu soruları çoğaltarak ve mantıksal işlemesini sağlayarak, olay örgüsünü önce zihnimde oluştururum.Bu günleri, haftaları veya ayları alan bir süreç olabilir.Bu arada aklıma, takılan kurguda araştırmam gereken bilgilere yoğunlaşırım.Kendimi tamam deyip ikna ettiğimde yazmaya başlarım.


Ben:  Daha çok Tarihi Aşk türünde yazıyorsun. Bir Türk olarak bu türde yazmak zor değil mi ? Nasıl bir araştırma süreci uyguluyorsun ?

JR: Aslında çok zor, fakat bu konuda çok fazla kitap okumak, araştırmayı sevmek ve yeni kurguları hayata geçirmenin heyecanı, zorluğu göz ardı etmeme sebep oluyor.Bir kurgu bitmeden, diğerinin temellerini atmış olurum çoğu zaman. Bazen engelleyemeyip, iki üç kurguyu bir arada götürdüğüm de olur.Araştırma süreci eskisi kadar zor değil artık.Elinin altında kocaman bir sanal dünya var.Yabancı kaynakların çevirilerini ise bana yardımcı olan arkadaşlardan rica ediyorum.Pek çok kaynağın kesinleşmiş, ortak paydası haline gelmiş bilgilerini kullanmaya çalışırım.Tek bir kaynak hiçbir zaman yeterli olmaz.E-kitap olarak yazılmış, konuyla ilgili kitaplar varsa onları indiririm.Yine de, dört dörtlük diye iddia edemem.Mutlaka gözümden kaçan bir nokta olabilir.Bunun için de okurlarımın affına sığınabilirim değil mi? :D

Ben: Tarihi Aşk ülkemizde çok yaygın değil. Haliyle bir Türk'ten bu türü görmek insanı şaşırtıyor. Ama kurguların çok özgün. Buna rağmen merak ediyorum, başka bir tür denemek istediğin oldu mu ?

JR: Başka tür derken günümüz, fantastik, bilimkurgu mu? Olabilir, neden olmasın ki. Bir an gelir, yaratıcı yazımımın bu türde tükendiğini veya yorulduğunu hissedersem kendimi yenilemek adına yazabilirim.Hatta bu şekilde, henüz kağıda dökemediğim ve bir kaçına başladığım kurgularım var.Henüz olgunlaşmadılar ve beklemedeler. :D

Zaten birden geçiş süreci diye bir şey olamaz.Mutlaka enine boyuna düşünülüp tartılmalı ve karalamalarla acemiliğini atmalısın.Yani, benim düşüncem bu. Hep günümüz romansı yazan birinin, "Hadi ben de Historical(Tarihi Aşk) deneyeyim, çok başarılı olabilirim," düşüncesiyle, aniden tür değiştirmesi bana göre çok başarılı sonuçlar vermez.Her şeyden önce, kendini hazırlamalı diye düşünürüm.



Ben: Yazarken zorlandığın zamanlar oluyor mu ? Bunu nasıl aşıyorsun ?

JR: Evet, oluyor. Hüzün ve acıyı yazarken zorlandığıma karar verdim.O bölümleri asla aşamıyorum.Ya kurguyu değiştiriyorum ya da başka bir kurguya başlayarak ara veriyorum.Yeni başladığım kurgu nefes almamı sağlıyor.



Ben: Wattpad'i nasıl keşfettin ve ilk yayınladığını hikayen neydi ?

JR: Wattpad’i tesadüfen keşfettim.Bir araştırma yapıyordum ve sınırsız hikaye cümlesini gördüğüm anda girdim.Sanırım o anda e-kitap sitelerine merak sarmıştım.Ben üye olduğumda, çok az Türk yazar vardı ve ben o sırada İngilizce hikâyeleri okumaya çalışıyordum.Sonra, "Neden ben de denemiyorum ki? Burada yazdıklarımı yayınlayabilirim," diye düşündüm.O aralar Zorba Âşık'a yeni başlamıştım ve  Ömür Boyu Benimsin’in ortalarındaydım.Önce ÖBB’i yayınladım, arkasından da Zorba Âşık'ı. :D



Ben: Wattpad'te hikâye yayınlarken bir gün buralar gelebileceğini düşündün mu hiç ?

JR: Hiç düşünmedim.Benim için fazlasıyla ütopik bir konuydu kitabımın basılması. Wattpad’te yayınlarken, bu türde okumayı sevenlerle, ortak bir noktada buluşup sohbetler etmek ve dostlukları geliştirmekti amacım.Ben, nasıl bu türü okumaktan mutlu oluyorsam, birileri daha vardır mutlaka diye düşünmüştüm.İlk aylarda, bir kişi, iki kişi okuyunca nasıl mutlu olduğumu anlatamam.Her gün bölüm bile eklerdim. :D
Demek istediğim, şu an -hâlâ- bu düşümün gerçekleşmiş olduğuna bile inanamazken, o zaman nasıl kendime yüksek bir sınır çizebilirdim ki?


Ben: Gözlerinin Esareti basılı ilk eserin. Neler hissediyorsun ? Basım süreci nasıldı ? Biraz bahseder misin bize? Özellikle de kapak ! Resmin, ülkemizde görülen en iyi Tarihi Aşk kapağı kapak görseli olduğu tüm okurlarca kanıtlanan bir gerçek. Neden bu resmi seçtin ?

JR: Evet ilk basılı kurgum Gözlerinin Esareti. Şaşkın,inanamaz, mutlu, şüpheli kısacası bütün duyguların gel git halinde üzerime yağmasının şokunu yaşıyorum hâlâ. :D
Basım süreci bir hayli meşakkatli geçti..Fakat çok şükür, şu an elimde tutabiliyorum.Kapak…Bu konuda Mustafa Bey'in(Yayınevimizin sahibi) ilk konuştuğumuzda bana bir sözü vardı ve yerine getirdi.Bunun için kendisine çok teşekkür ediyorum ve kapak konusunda gerçekten iyi olduğunu düşünüyorum.Gözlerinin Esareti piyasadaki en iyi Historical kapağa sâhip oldu diyebilirim.Eminim arkadan gelen yazarlarımızın da kapakları güzel olacaktır, fakat ben kendi kapağımı çok sevdim. :D


Ben: Daha önce Wattpad'te yayımladığın serinin kurgusu nasıl gelişti ? Neden insan kaçakçılığı ? Ve en sevdiğin hikayenin hangisiydi o seride ? Benim seni keşfedip okuma sebebimdir biri. :))

JR: Hahahah :D "Yakışıklı Dükler Cemiyeti" 
Kadın kahramanlarımızın taktığı isimle. Serimizin ismi bu.Aslında bir seriye başlayayım, konusu şu olsun, şunlar bulunsun diyerek düşünmeden başladığım, bir seriye sonradan dönüşen serimiz…. :D
ÖBB(Ömür Boyu Benimsin)'e başladığımda sadece Alex ve Brendan vardı kafamda.Kurguyu bitirip, Kalbimin Efendisi'ne başladığımda ise Leon’un bir grupta olması gerektiğine karar verdim.Evet, David o zaman oluştu fakat daha farklı işlevi olan, kendi içlerinde toplum için çabalayan ve görünüşleriyle bu grubu örtecek bir gizlilikte olmalıydılar.
"Neden yeni kahramanlarla uğraşayım ki, zaten elimde bir önceki kitabımdan kahramanlarım var," diye düşündüm.Okurlarımın da bu düşünce çok hoşuna gidince, böylece bir seriye dönüşmüş oldu.Daha sonra, Yüreğine Sürgün‘den Jared da bu gruba eklendi.Ve hepsinin hikâyesi doğmuş oldu.Bu seride her birini ayrı ayrı seviyorum.Çünkü, onlar benim yazarken inanılmaz zevk aldığım, hepsinin karakteri ve kişiliği farklı, mükemmel erkeklerim.Sevme konusunda ayırt etmem, fakat yazarken zorluk çektiğim hikâyem Kalbimin Efendisi idi.Oradaki tecavüz sahnesi ve sonrasında olayların gidişatı beni çok zorlamıştı.Bu seride neden insan kaçakçılığı sorusu güzel bir soru.En duyarlı olduğum konulardan biridir ve eğer bir mesaj vereceksem hassas olduğum bir konuda olmalı diye düşündüm.Toplumsal sorunları, okumaktan zevk aldığımız bir kurguda işlemek bana mantıklı geldi.



Ben: Peki son sorular, sıkmayalım daha fazla. :)) 
Gözlerinin Esareti'nden sonraki kitabın bir seri mi olacak, yoksa yine bağımsız bir kitapla mı devam edeceksin ?

JR: Sanırım seri olacak.Okurlarımızın Tutkunun Bedeli olarak başladıkları hikâyem bir seriye dönüşmüştü.Hatta onlar Aşka Tutsak’ı bekliyorlardı, ki bu kitap Tutkunun Bedeli’nin ikinci kitabıydı.Dolaysıyla, onu geri çekip sıralamasına göre yayınlasak daha iyi olur diye düşündük.Fahid, Dante ve Sean üçlüsünü ayrı ayrı okumak kısmet olacak inşallah .:D


Ben: Son olarak okurlarına ve takipçilerimize söylemek istediğin bir şey var mi ?

JR:  Son olarak, beni okumaya değer bulup, hep yanımda olan canım dostlarıma, çok ama çok teşekkür ederim.Bu gün Wattpad’de 6700 ve Facebook’da 7000 kişiye ulaşmış beğeni sayımız.Bana göre bu hiç azımsanmayacak bir rakam.Sadece kendim olarak başladığım bu yolda, yanımda yürüyen bu kadar kişiye ne söylenebilir bilmiyorum.Çok ama çok minnettar olduğumu ve onlar okudukça, Allah bana sağlık verdikçe yazacağımı söylemek isterim.Umarım benden vazgeçmezler ve hep benimle olurlar.Kitap sevgisi pek çok kırılmaz dostluğun başlangıcı oldu ve inşallah bir kitap çevresinde oluşan ailemiz katlanarak artar.


Ben: Son olarak, -bu sefer gerçekten son!- çok keyifli bir söyleşiydi. Katılma inceliği gösterdiğin için teşekkür ederim Jennifer Royce! 
İlk adımı Gözlerinin Esareti ile attığın bu yolculukta, başarılı bir şekilde devam etmeni temenni ederim.

JR: Ben teşekkür ederim bana bu güzel söyleşi imkanını verdiğiniz için.







 
FREE BLOGGER TEMPLATE BY DESIGNER BLOGS