Fatma Erdek etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Fatma Erdek etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

FATMA ERDEK || KARA KIŞ BEYAZ DÜŞ | KİTAP YORUMU |

1 Nis 2014


Annem ve ben üzerimize düşeni sürdürme gayretindeyken,çizilmiş sınırlardan ilk taşan,sessizce kabullenilmiş anlaşmayı ilk bozan,Selim oldu.Yürüdüğümüz çürük köprüyü sallayarak,tek tek düşmemize neden olan,ilk Selim oldu.


Melekler Zamanı kitabından sonra Fatma Erdek'in yeni kitabının çıkmasını dört gözle bekleyenlerden birisiydim.Kitap elime geçer geçmez gecesinde bitti.Melekler Zamanı'nı kitabını o kadar çok beğenmiştim ki acaba bu kitap bunun gerisinde kalır mı ya da bir hayal kırıklığı yaşar mıyım endişesiyle başladım kitaba.Ve kesinlikle beklentimin üstünde çok güzel bir kitaptı.İşlediği konu itibariyle kitabı hüzün ve içim buruk bir şekilde bitirsem de kitaba bayıldım.Aslında Fatma Erdek'in kitaplarına yorum yapmak benim için çok zor çünkü ne kadar anlatırsam anlatayım hep bir şeyler eksikmiş gibi hissediyorum. :)

Kara Kış Beyaz Düş güçlü kurgusu ve Fatma Erdek'in sağlam kalemiyle okunmayı hak eden kitaplardan birisi.

Bu kitabın konusunu nasıl anlatsam bilemedim aslında cok kısa geçiştirilip anlatılabilir kolayca ama kitabın konusu aklıma geldikçe kitaptaki Zeynep'in yaşadıklarını yazar bana o kadar derinden hissettirdi ki boğazımda bir şeyler düğümleniyor,efkarlanıyorum,depresif bir ruh haline bürünüyorum.Melekler Zamanı'nda da çok hüzünlenmiştim ama bu bambaşka bir şey.

İsimler değişir.Yüzler,tenler,renkler,yerler değişir.Ancak sonlar ve sonlara giden yollar asla değişmez.Gün gelir,iki kadın, tıpkı iki kumaş ile astar gibi aynı kalıp üzerine,aynı makasla biçilir.Tıpkı Akgül ve benim gibi.. Bir elbisenin birbirinin üzerine geçmiş iki ayrı parçasıydık biz.Akgül kumaşıydı bu elbisenin,görünen yüzüydü.Bense gizli yanı,astarıydım..
Yukarıda ki alıntı ne de güzel anlatmış,Akgül ve Zeynep'i..İkiside birbirlerinden çook uzak yerlerde ve kültürde yetişmiş kaderleri ortak iki yaralı yürek.Zeynep küçükken öz babasını kaybetmiştir ve annesi Selim adında bir adamla mutlu bir evliliği vardır.Yıllar geçer Zeynep büyür ve evdeki dengeler değişir.Selim üvey kızı Zeynep'e aşıktır.Zeynep hakim olur Erzurum'a atanır ve Akgül ile yolları kesişir.Evine aldığı o 16 yaşındaki utangaç,içine kapanık,gencecik,güzeller güzeli kızla meğersem aynı kara geçmişe sahiplermiş.Karkız ile Zeynep birbirlerine yoldaş,sırdaş,arkadaş olurlar.

Kitap Zeynep'in başına gelen olayın Akgül'ün başına gelmesi ve Zeynep'in bu davanın hakimliğini yapmayı kabul etmemesiyle başlıyor.Zeynep bu durumu şu satırlarla dile getiriyor :


Akgül ile iki ayrı koldan gelip,aynı yatakta birbirine karışan suyduk biz,tarafsız akamazdım.Nasıl göz ardı edebilirdim ki bunu? Geçtiği çamurlu toprağı bile bile,bulanık olduğu için nasıl suçlayabilirdim onu?

Akgül'ün başına gelen olay Zeynep'in başına gelse de Zeynep bunu yıllarca içinde tutmuş bu durumun acısını hep içinde yaşamış bir kadın.Ve karşısına çıkan Akgül,onun ürkekliği,utangaçlığı ve başına gelenler Zeynep'in yaşadıklarını bir kez daha yüzüne çarpıyor tekrar o günlere dönüyor.Kitap Zeynep'in Narman'a(Erzurum'un bir ilçesi) atanıp Akgül(Karkız) ve Güvenle olan ilişkisi ile Zeynep'in çocukluğundan annesini Selim ile evlenmesi,Selimin ona olan duyguları arasında flashbacklerle gidip gidip geliyor.Flashbackler kitaba güzel bir hava katmış.

Bir de işin Güven kısmı var.Selim'in baskısından uzak,otoritesinden uzak düştüğü bu topraklarda Güven'e aşık olur Zeynep.Kitapta tek eleştirdiğim nokta sanırım Güven'in kitapta biraz daha ikinci plana itilmesiydi.Biraz daha yer verilebilirdi diye düşünüyorum.Zeynep -Güven ilişkisinde Selim'in yaşattıkları,onun baskı dolu kontrolcü ve saplantı dolu davranışlarının Zeynep'te yarattığı o iç buhranın Güven'e kendini tam olarak açamamasına ve aralarında sorunlar oluşmasına sebep olacaktır.Bakalım aşkları bu fırtınalı olaylara dayanabilecek mi?

"Ben seninle her şeye varım Zeynep.Bana mutlulukta senden gelsin,acı da,kahır da."
"Ben seninle mutlu olmak istiyorum."
"Olacağız da.İnanıyorum ben Zeynep."
"Beni de inandır Güven.Hasta kabul et beni,iyileşmek isteyen bir hasta olarak gör,öyle davran Lütfen vazgeçme,umudunu kesme benden.Pek çok şey beni korkutuyor Güven ama bunların içinde en büyüğü, canımı en çok yakacak olan,seni kaybetmek."

Biraz da kitabın kilit kahramanı Selim'e değinmek istiyorum.Selim'in üvey kızı Zeynep'e aşkı aslında başta garipsesemde böyle gerçekler her yerde var,hatta daha kötüsü de var. Selim'in Zeynep'e olan davranışları saplantılı,takıntılı aşkını okurken resmen sinirde köpürdüm.Akıl almayacak bir şey bu.İnsan aşk kavramını sorgulamaya başlıyor.Böyle bir şey nasıl olabilir.Sevgi ile aşk,aşk ile takıntılık birbirine karıştırılan şeyler mi? Selim'in Zeynep'i tüm bu olanları kimseye anlatmasına engel olmasına o kadar sinirlendim ki içimden sürekli hadi be kızım yapabilirsin kurtul şu adamdan diyip diyip durdum.

Selim, ben merkezli yaşıyordu. Kimi üzdüğü, kimi kırdığı umurunda değildi. Ona göre aşk, bir tür delilik haliydi.

Bana karşı hissettiği yasak aşk,onun kıblesi olmuştu.Bu aşka ibadet ediyordu.Söyleyeceğim,yapacağım hiçbir şey bunu değiştiremezdi.Yaşamaya ya da ölmeye,aldırmıyordu.


Kitap benim için tam anlamıyla bir duygu şöleniydi.Selim'e sinirlendim,Karkız'a üzüldüm,Zeynep ise içimde hep bir sıkıntı ama umut doğurdu sayfalar ilerledikçe bu yaşadıklarının son bulmasını dileyip durdum,Güven'e ise tam anlamıyla güven'dim.

Fatma Erdek bu romanıyla da beni alıp bambaşka duygulara sürükleyip götürdü.Yaptığı benzetmelere bayılıyorum.Melekler Zamanı'nda da o benzetmeleri çok sevmiştim bu kitapta da beni yanıltmadı kaleminden ödün vermedi.

Ne acı sözler yaralamıştı bugüne kadar Selim'i,ne de yakarışlar durdurmuştu.Ne kavgalar kurtarmıştı beni ondan,ne de elime bulaşan kan.

Şimdi bir sonraki romanı ne zaman çıkacak diye kara kara düşünmekteyim.Fatma Erdek,benim için,ne yazarsa yazsın okurum dediğim sayılır yazarlardandır.Kara Kış Beyaz Düş aklımdan çıkmayacak,hatırladıkça hem hüzünlenecek hem de ülkemizde böyle vakaların olduğu bilinciyle sanırım kendi halime şükredeceğim bir roman oldu.Bu kitap için söylenecek çok şey var ama bazen ne kadar yazarsam yazayım hala söyleyemediğim bir şeyler kaldığını hissediyorum.Şimdilik bu kadar benden.

Fatma Erdek'in yeni kitabını elime alacağım günü sabırsızlıkla bekliyorum.



Kitaptan Alıntılar

Ne öfkelerine ne de tehditlerine boyun eğecektim.Artık korkuyla korkutamazlardı beni.Bana uzak değildi korku;bana memleket,benim içimde,benim evimdi.


İnsan umutsuzluktan bile umut beklemez mi bazen?

Selim bir şeytandı ve bende ona ortak olmuştum.

Kimi sevgileri öldürebilmek için ölmek gerekiyordu.

Yok demek ya da yok olmak neye yarar?Kir,bulaştığı yerde işlemeye devam eder.

Nasıl bir dünyaydı bu? Ne kayboldum,ne yolumu bulabildim.Ne kaçabildim,ne kurtulabildim.Hep bir cümle önden gidiyordu hayat,ne yetişebildim,ne tutabildim.Değiştiremedim yazgıları.Yürüdüm,koştum,uçtum bir uçtan diğerine.Ne oldu? Yine başladığım yere döndüm.


Özlemek bir kelime olmaktan çıkmış,yapışkan ve kıvamlı bir sis gibi sarmıştı yüreğimi.En zor alışacağım belki de asla başaramayacağım tek şey bu duygudan kurtulmaktı.

Diyeti olmalıydı aşkın bedeli ödenmeliydi.Ömrün hangi mevsiminde,kimin ellerinden içileceği belli olmayan bir zehirdi aşk.

Başımı kaldırıp duvarlara baktım,canlı bir tanığa bakar gibi.Ah o her şeyi gören fakat sessizlik yemini etmiş gibi susan duvarlar..Bir konuşabilseler,anlatabilseler gördüklerini..O vakit ne sırların hükmü kalırdı,ne mecburen uydurulan yalanlar,ne de inkar dolu riyakar dudaklar.İnsan ile Tanrı arasındaki o gizli fakat aşikar ortaklık sona ererdi o vakit.Günahlar ve suçlar kopmuş bir kolyenin irili ufaklı taşları gibi saçılırdı ortaya.Öte diyara taşınacak yük,insanın omuzlarından kalkardı.










Fuar Ganimetlerim ve Fatma Erdek İmza Günü

10 Kas 2013


32. İstanbul Kitap Fuar'ı biterken biz de sonunda fuara iştikar ettik. Tuğçe'nin Kitaplığı ve Konuşan Kitaplar Blog Turu ekibimizdeki Saklama Kabı, Sihirbazın Güncesi ve birkaç arkadaşımızla beraber harika bir fuar zamanı geçirdik. Birçok yayınevini ziyaret edip yetkilileriyle çıkan ve çıkacak kitapları hakkında konuşup bilgiler edindik. Ve ben de yan tarafta gördüğünüz yeni kitaplarımı fuardan edindim. Söz de "bir" tane dahi kitap almayacaktım ama bir almaya başladım. Önüne geçmek ne mümkün ! Aldıkça alasım geldi ve sonuç olarak da aşağıdaki birikimi elde ettim. Aslında evde okunacak çok kitabım var ama yine de bunlar da aklımda duracağına kitaplıkta dursun dediğim türden kitaplar işte.:D
Aspendos Standından alacağım bir kitap vardı aslında. Fazla bir şey almayacaktım ama stantta o kaddar sıcak bir alaka ve hoş bir sohbet vardı ki hazır -fuarın en güzel- indirimini de görünce hemen kitaplarına yumuldum. Aklımda yeni çıkardıkları T.E SIVEC yazarlarından GÜZEL BİR YALAN kitapları vardı zaten bir de A.L JAKCSON'ın Kalbimin Sahibisin'i aldım. O sırada geçen sene çevirisi problemli kitaplarının yeniden çeviriden geçip basıldığını öğrendim ve aslında geçen seneden beni merak ettiğim ALÇAK ADAM'ı da aldım. Zaten standlarında o kadar keyifli bir sohbet geçirdik ki biraz daha kalsam bütün paramı oraya verecektim. :)) Pegasus Yayınları'ndan hiçbir şey almak istemedim. Alacağım birkaç kitap vardı ama hiç indirim yapmadılar. Hatta yanımdaki bir  kız JOJO MOYES setini almak istiyordu. 38 TL'ye verdikleri seti, "En son  ne kadar olur?" sorusunda "38 TL." dedikleri an alacağım bir şey olmadığını anladım. Sadece merakımdan ve çok sevdiğimden Teresa Medeiros'un yeni kitabı UNUTULMAZ ÖPÜCÜK'ü aldım. Sonra direkt gittiğim bir diğer stantta YABANCI YAYINLARI'nındı. Oradan da hemen bir JAMIE McGUIRE'nin ARAF kitabını kaptım. Gerçi kitaptan fazla ayraçlarından bulmak için gittim desem yeridir. :D
Tuğçe'nin Kitaplığı'yla beraber gezerken adından sürekli bahsettiği Suat Derviş'in FOSFORLU CEVRİYE kitabını da aldım o arada. O kadar övdü, o kadar tavsiye etti ki sırf anlattığı için bile o kitabı denemeliyim diye düşündüm. Bi' bakmadan geçmek olmazdı. Yakında okurum inşallah. :D
Delidolu Kitaplar'dan da bu sene başında severek okuduğum BİLDİRGE'nin devamını aldım. En azından ikinci kitabını.O seriyi sevmiştim ama almayınca geri planda kaldı. Unutmuşum. Standın şöyle bir önünden geçeyim derken kitabı görüverdim ve hemen onu da alacaklara attım. Sağ olsun stantta görevli arkadaş da çok ilgilendi ve bir ton ayraç verdi. :D


Ve son durağım da Akılçelen Kitaplar oldu.Standa ulaşır ulaşmaz VAMPIRE KNIGHT(Vampir Şövalye) mangasına saldırdım. Aslında Full Metal Alchemist'i de alacaktım ama öncelik Vampir Şövalye'ye kaldı. Zira çıktığından beri alacağım ama fuara kısmet oldu.








 Eh, tabi koca fuar bundan ibaret değildi. Furda olmayı istememin en önemli nedenlerinden birisi de geçen sene Melekler Zamanı'yla kalemini tanıdığım Fatma Erdek'in bu sene Ephesus Yayınları adı altında yeniden baskıya alınan kitabı için verdiği imza günüydü. Yazarımız taa İzmir'lerden kalkıp da buralara kadar gelince artık onu görmek farz oldu bana. Sırf onu görmek için bile gittim diyebilirim.  Ve gittiğim için çok seviniyorum. Kendilerini yakından tanıma şerefine nail oldum. Oldukça tatlı ve sıcak bir insan.Bir yazar değil de bir abla gibi sohbet etti benimle. İnşallah yeni kitaplarını da göreceğim bu yazarın..Hem zaten benim Melekler Zamanı ilk baskı kitabı imzalıydı. Ve benim için o kitap daha özel bir kitap.Bu imza gününe hem Saadet yazardan imza istediği için hem de ben kendilerini görmek amacıyla gittim. İyi ki de gittim.









Ve tabii ki Sade'nin imzasını da aldım kendilerinden. =))






 
FREE BLOGGER TEMPLATE BY DESIGNER BLOGS