Kalbimdeki Mühür || Andrea KANE
Serinin ilk kitabı Tenimdeki Mühür (The Gold Coin)'ü çok beğenmiştim ve şimdi serinin devamı Kalbimdeki Mühür'ü de okudum. Bu yazar Historical Romance'a yepyeni bir tat getirmiş. Okuduğum ilk polisiye içerikli historical kitap değil ama bunun polisiyesinin daha yoğun olduğunu düşünürsek, kitabın unvanlar ve Londra'da geçmesi dışında historical olan pek bir yanı bile yok diyebilirim.
Serinin ilk kitabı Tenimdeki Mühür (The Gold Coin)'ü çok beğenmiştim ve şimdi serinin devamı Kalbimdeki Mühür'ü de okudum. Bu yazar Historical Romance'a yepyeni bir tat getirmiş. Okuduğum ilk polisiye içerikli historical kitap değil ama bunun polisiyesinin daha yoğun olduğunu düşünürsek, kitabın unvanlar ve Londra'da geçmesi dışında historical olan pek bir yanı bile yok diyebilirim.
İlk kitabında yazar konuya bundaki kadar odaklanmamıştı ya da bu devam niteliğinde olduğu için olaylar buna kaldı.Zira ilk kitap daha çok aileden gelen bağlara giriş gibiydi. Tabi, o da çok güzeldi ama bu kitapta tempo hiç düşmedi bana göre. Tenimdeki Mühür'ü okuyanlar sonunda katilin Brenna'yı kafaya taktığını biliyordur. İşte burada takmaktan bile öteye geçtiğini ve resmen bir seri katille boğuştuklarını görüyoruz.Bu da kitabın temposunu yüksek tutuyor.Kısacası güzel kitaptı.Ve iki seri olduğu için okunmasını tavsiye ederim.
Özellikle de Breanna'nın hikâyesini.. Çünkü kızımızın kitabı Stacie'nin kitabından daha hareketli ve heyecanlıydı.Neden? İlk kitaptaki katilimiz Breanne'ya takmıştı. Bunu kitabın sonunda da görmüştük. İşte bu da olayları çok canlı tutmuş.
Breanne, sevgili kuzeni ve yeni Sheldreak Markizi Stacie'nin balayından dönüşünü heyecanla beklerken, katilimiz de bi' taşla iki kuş vurmak adına aynı Breanne gibi Anastasia gelene kadar, kendini belli edecek en ufak bir harekette bulunmaz. Ta ki, Stacie'nin döneceğini öğrenene kadar..
İşte bu noktadan sonra da Breanne'nın evine isimsiz paketler gelmeye başlar.Sadece paket olsalar belki bir sorun teşkil etmezler ama bu paketler her geçen gün daha korkutucu mesajlar içeren şeylerle doludur. Ve katil Breanne'ya onu ve Stacie'yi istediğini açık açık ima eder.
İşte bu noktadan sonra da Breanne'nın evine isimsiz paketler gelmeye başlar.Sadece paket olsalar belki bir sorun teşkil etmezler ama bu paketler her geçen gün daha korkutucu mesajlar içeren şeylerle doludur. Ve katil Breanne'ya onu ve Stacie'yi istediğini açık açık ima eder.
Dahası, notlar önüne geçilemez bir hal alınca Damien bu işe el koymaya karar verir.
Namıyla herkesin saygısını kazanan detektif arkadaşı Royce Chadwick ise Damien için bulunmaz bir nimet olur ve sevgili Marki bu arkadaşından yardım ister.
Royce'un bir katil kadar keskin düşünce yapısına kitapta hayran kalabilirsiniz. Yazarın polisiye dili çok iyiydi. Çok fazla polisiye/gerilim okumasam da yazarın dilini cidden beğendim.Zinhar Royce ve katil arasında öyle bir oyun yaratmış ki, katil bir adım önde olduğunu sanırken Royce onu takip ediyor, Royce onu takip ettiğini sanırken de katil Royce'u köşeye sıkıştırıyor. Kısacası her sayfası ayrı bir tempo ayrı bir heyecan...
Tabii bir de bu kısımlara ek, Breanne ve Royce arasında gelişen o güzel aşk..
Ailelerinde -özellikle de baba- yaralı bu iki yürek birbirine sıkı sıkıya bağlanır ve Royce canı pahasına da olsa kendisinin olanı sonuna kadar korumaya , o katili bulup -her ne şekilde olursa olsun- durdurmaya karar verir.
Sonrasıysa tam bir aksiyon patlaması.
Bu seriyi ben de çok beğenmiştim ve dediğin gibi içinde ünvanlar falan olmasa bildiğin polisiye kitaptı. Heyecanını temposunu hiç düşürmemesi de benim çok hoşuma gitmişti.
YanıtlaSilBen bunu diğerinden daha çok sevdim. İlk kitapta güzeldi ama Royce'un bu kitaba farklı bir hava kattığı kanısındayım. :D
YanıtlaSil