Adı: Aşkı Seçtim
Seri Adı: Sancaktarlar Serisi #2
Yazar: Meral Kır
Yayıncı: Müptela
Paunım: 5/5
“Ona, gururuna köle olmayacak kadar çok âşıktı. İstisnasız her gece, omuzlarında dans eden saçlarına dokunduğunu hayal etmişti. Ve her hayalinin sonunda o ipek sarısı, rüzgâra meydan okuyan saçların yokluğu ilmik olup boğazında düğümlenirken geceler boyunca nefes almadan yaşamaya çalışmıştı. Şimdi ona bu kadar yakınken uzak durmak hiç kolay olmuyordu.”
Zengin ve ünlü Sancaktarların beş çocuğundan biri olan Asya, önceleri ailenin sosyetik kızıyken hayatı çok kısa sürede değişmişti. Deli gibi âşık olduğu ve çocuklarının babası olan Doruk, onu bırakıp eski sevgilisinin peşinden Amerika’ya gidince yıkılmamış; kendini çocuklarına adamıştı. Bir gün Doruk, yanında eski sevgilisi Sabrina ile birlikte Türkiye’ye döndüğünde Asya’nın dengesi alt üst olur. Asya, hayatına yeniden giren Doruk’un varlığına alışamamışken kendisinin ve etrafındaki herkesin hayatını tehlikeye sokan olaylar karşısında mücadele etmesi gerekir. Kendini garip bir oyunun içinde bulan Asya çocuklarını tehlikelerden korumaya çalışırken, Doruk da ailesine zarar vermek isteyenlerin kim olduğu ortaya çıkarmak için amansız bir savaş vermek zorunda kalır.
Seri Adı: Sancaktarlar Serisi #2
Yazar: Meral Kır
Yayıncı: Müptela
Paunım: 5/5
“Ona, gururuna köle olmayacak kadar çok âşıktı. İstisnasız her gece, omuzlarında dans eden saçlarına dokunduğunu hayal etmişti. Ve her hayalinin sonunda o ipek sarısı, rüzgâra meydan okuyan saçların yokluğu ilmik olup boğazında düğümlenirken geceler boyunca nefes almadan yaşamaya çalışmıştı. Şimdi ona bu kadar yakınken uzak durmak hiç kolay olmuyordu.”
Zengin ve ünlü Sancaktarların beş çocuğundan biri olan Asya, önceleri ailenin sosyetik kızıyken hayatı çok kısa sürede değişmişti. Deli gibi âşık olduğu ve çocuklarının babası olan Doruk, onu bırakıp eski sevgilisinin peşinden Amerika’ya gidince yıkılmamış; kendini çocuklarına adamıştı. Bir gün Doruk, yanında eski sevgilisi Sabrina ile birlikte Türkiye’ye döndüğünde Asya’nın dengesi alt üst olur. Asya, hayatına yeniden giren Doruk’un varlığına alışamamışken kendisinin ve etrafındaki herkesin hayatını tehlikeye sokan olaylar karşısında mücadele etmesi gerekir. Kendini garip bir oyunun içinde bulan Asya çocuklarını tehlikelerden korumaya çalışırken, Doruk da ailesine zarar vermek isteyenlerin kim olduğu ortaya çıkarmak için amansız bir savaş vermek zorunda kalır.
Doruk ve Asya, bütün bu olan biten arasında aşkı yeniden bulabilecek mi? Daha da önemlisi aşk her şeyi affedecek mi?
Aylardan Aşk’ın sonunda tüm okurların nefretini kazanan
Doruk Akman’ın hikâyesini nihayet okudum. Okuma şerefine erişmiş olmanın bende
nasıl bir etki bıraktığını tarif edemem. Bu karakterden en çok nefret eden
okurlardan birisi olarak böyle bir kurgu kesinlikle beklemiyordum. Kendimi
Doruk’u asla ama asla sevmeyeceğime dair şartlamama rağmen adama sempati
duymamak imkansız bir hal aldı bu kitapta. Ama beni asıl etkileyen kitaptaki
karakterler değil, kurguydu!
Aylardan Aşk’ı okuduğum da ilk 100 sayfası benim için biraz
sıkıcı olmuş, hatta tur kapsamımızda olan bir kitap olmasa devamını getirmeyip
bırakabileceğim kadar bunalmıştım. Hastahane sürecinin uzun olmasının bakış
açısında doğal gelmesine rağmen sıkılmıştım ve eğer kitabı bıraksaydım güzel
bir kurguyu kaybetmiş olacakmışım okuduktan sonra fark etmiştim bunu da. Neyse.
Fakat, Aşkı Seçtim çok daha iyiydi! Yani açık ve net şunu
söyleyebilirim ki, Aylardan Aşk'ı yazan yazarımızın Aşkı Seçtim’de kendisini aştığını ve kalemini daha da ilerlettiğini gördüm. Bu kitap su gibi akıyor! Nasıl başladım, nasıl ilerledim ve sona geldim
anlamadım ama bir baktım gece 3 ve kitap bitmişti. Özellikle de 250. sayfadan
itibaren tamamen kurgunun içine girmesi sizi de hapsederek okutuyor zaten.
Yazarın ilk kitabı da polisiye aşk idi, bu kitapta da
aynı çizgisini korumuş ve bunda da polisiye aşk işlemiş. Başta
karakterlerin geçmişleriyle başlıyor kitabımız. İşte bu nokta da benim kitaba
hayran kaldığım yerdir. Çünkü kitap boyunca okuduğum geçmişlerin kimlere ait
olabileceğine dair birçok teoride bulunmama rağmen kitabın bir yerine
geldiğimde gözlerim fal taşı gibi açıldı!
Polisiye romanlarda her türlü şey bekleyerek okuyor insan ama bu kitaptaki karakter geçmişlerinin bağlandığı yer beni gerçekten şaşırttı. Hatta argo tabiriyle feci ters köşe etti. :D
Şimdi detaylıca anlatmak vardı bunu ama o zamanda tüm büyüsü kaybolur. Ben o kadar şaşırmışken aynı etkiyi sizlerinde yaşaması gerek. O yüzden değinmeyeceğim. Sadece o geçmişleri okuduğunuzda çok üzülmeyin. Değmez. :D
Kitabın başlarında Asya'nın hamilelik ve doğum sürecine kısaca değinmiş yazar. Bu da okurken Doruk'a kızgınlığınızın artmasına sebep oluyor. Benim tavan yaptı ilk 50 sayfada! Ama sonra ilerleyişe göre Doruk'a hem kızıyor, hem acıyor, hem seviyorsunuz..
Bu adamdan aile babası oldu ya; bu farkındalık ağır geldi bana! Neyse, konuya dönelim.
Kitabımızın konusuna da değinmem gerekirse, Doruk'un geri döndükten sonra ailesini geri alma çabasıyla başlayan kitabımız, kızları Yaren'in kaçırılması ve bu uğurda Doruk başta olmak üzere tüm ailenin feda ettiği şeyleri anlatıyor. Ve inanın çok gerçekçi bir anlatım var kitapta. Kızın kaçırıldığı yerden sonra Asya'nın çektikleri ve yaşadığı derin acı sizi bile etkiliyor.
Fakat tekrar dillendirmeden edemeyeceğim beni kitabın polisiye gizemi etkiledi ya! O kadar iyi bir şekilde saklamış ki yazar suçluyu, aslında tahminleriniz oluyor ve çoğuda tutuyor ama bunun altında çıkan sebep ve o geçmişlerdeki bağlantı çok etkileyiciydi.
Samimi olarak söyleyebilirim ki kitaptaki tek bir yeri yadırgadım. O da Sabrina ve Doruk arasında geçen bir diyalogda yazarın Sabrina'ya "ergen" terimi kullandırmış olmasıydı. Bunu yakıştıramadım ve kendisine de özelden durumu anlattım. Oldukça kibar bir karşılık almamla beraber, incelikle de eleştirimi dinledi. Ki çoğu yazarda bulamadığım bir şey bu. Her neyse. Kitapta onun dışında beni rahatsız eden birkaç dizgi hatası mevcuttu! Bunu da kitabın nazarı sayalım. :D
Okuyanların Doruk'a sempati duyacağını şimdiden söyleyebilirim. Bu yüzden hazırlıklı okuyun. Kendinizi ben gibi "Sevmeyeceğim!" diye şartlamayın. Bir işe yaramıyor zaten. O yüzden siz okuyun! Sadece kurguya dalacağınız âna kadar sakince okuyun. :p
Polisiye romanlarda her türlü şey bekleyerek okuyor insan ama bu kitaptaki karakter geçmişlerinin bağlandığı yer beni gerçekten şaşırttı. Hatta argo tabiriyle feci ters köşe etti. :D
Şimdi detaylıca anlatmak vardı bunu ama o zamanda tüm büyüsü kaybolur. Ben o kadar şaşırmışken aynı etkiyi sizlerinde yaşaması gerek. O yüzden değinmeyeceğim. Sadece o geçmişleri okuduğunuzda çok üzülmeyin. Değmez. :D
Kitabın başlarında Asya'nın hamilelik ve doğum sürecine kısaca değinmiş yazar. Bu da okurken Doruk'a kızgınlığınızın artmasına sebep oluyor. Benim tavan yaptı ilk 50 sayfada! Ama sonra ilerleyişe göre Doruk'a hem kızıyor, hem acıyor, hem seviyorsunuz..
Bu adamdan aile babası oldu ya; bu farkındalık ağır geldi bana! Neyse, konuya dönelim.
"Kendiyle çelişen Doruk, kalbiyle aklının tutuştuğu kavganın
tam ortasında kalmıştı. Hangisine kulak
verirse versin kaybeden yine o olacaktı."
Kitabımızın konusuna da değinmem gerekirse, Doruk'un geri döndükten sonra ailesini geri alma çabasıyla başlayan kitabımız, kızları Yaren'in kaçırılması ve bu uğurda Doruk başta olmak üzere tüm ailenin feda ettiği şeyleri anlatıyor. Ve inanın çok gerçekçi bir anlatım var kitapta. Kızın kaçırıldığı yerden sonra Asya'nın çektikleri ve yaşadığı derin acı sizi bile etkiliyor.
Fakat tekrar dillendirmeden edemeyeceğim beni kitabın polisiye gizemi etkiledi ya! O kadar iyi bir şekilde saklamış ki yazar suçluyu, aslında tahminleriniz oluyor ve çoğuda tutuyor ama bunun altında çıkan sebep ve o geçmişlerdeki bağlantı çok etkileyiciydi.
Samimi olarak söyleyebilirim ki kitaptaki tek bir yeri yadırgadım. O da Sabrina ve Doruk arasında geçen bir diyalogda yazarın Sabrina'ya "ergen" terimi kullandırmış olmasıydı. Bunu yakıştıramadım ve kendisine de özelden durumu anlattım. Oldukça kibar bir karşılık almamla beraber, incelikle de eleştirimi dinledi. Ki çoğu yazarda bulamadığım bir şey bu. Her neyse. Kitapta onun dışında beni rahatsız eden birkaç dizgi hatası mevcuttu! Bunu da kitabın nazarı sayalım. :D
Okuyanların Doruk'a sempati duyacağını şimdiden söyleyebilirim. Bu yüzden hazırlıklı okuyun. Kendinizi ben gibi "Sevmeyeceğim!" diye şartlamayın. Bir işe yaramıyor zaten. O yüzden siz okuyun! Sadece kurguya dalacağınız âna kadar sakince okuyun. :p
ellerine saglık ama şimdi ben kıskanclıktan çatlıyorum :( Kitabı Fuarda alacagım offf offf Doruk aşksın sen ya :)
YanıtlaSil