BATAKLIK MELEĞİ | LAURA LANDON [KİTAP YORUMU]

12 Ağu 2015

Orijinal Adı: Intimate Surrender
Edisyonu: Bataklık Meleği
Yazar: Laura Landon
Yayınevi: Aspendos Yayınları

Gizli Bir Skandal
Hannah Bartlett, masumiyeti babasının evlerine çağırdığı bir rahip tarafından çalındığında ve evinden uzaklaştırıldığında henüz on beş yaşındaydı. Tek başına kaldığı sokaklarda hayatta kalabilmek için asla hayal edemeyeceği bir hayatın içine girdi. Şimdiyse, Madam Genevieve -Londra'nın en ünlü genel evinin sahibesi- olarak genç kızları sokaklardan ve kötü kaderlerinden korumak için hayatını adamaya hazır.

Beklenmedik Bir Cazibe
Papaz Rafe Waterford, katıldığı bir parti sırasında karşılaştığı Hannah'ın güzelliğinden anında etkilenir. Hannah, Rafe'in tüm ısrarlarına rağmen onunla birlikte olmayı reddetmektedir. Çünkü, Rafe bir papazdır ve Hannah'la yaşadıkları tutkulu ve büyüleyici o aşkı unutmamakta ısrarcıdır.




Laura Landon'ın Tarihi Aşk türünde diğer yazarlardan çok farklı bir kalemi var; sade, anlaşılır ve özgün. Okurken sıkmadığı gibi boğucu bir anlatımı da olmadığı için kitap rutin seyrinde, keyifli bir şekilde ilerliyor. Bataklık Meleği de yazarın kalemini taşıyan kitaplarından birisiydi. Okurken sıkılmadım, bilakis konusu yönünden, her sayfasında merak içerisinde okuduğum bir kitap oldu benim için. 
Bir önceki kitap Masum Yalan'da(Okumadıysanız okuyun kesin!) tanıdığımız ama gerçek dünyasına dair bir bilgi sahibi olmadığımız Madam Genevieve'nin, yani Hannah Bartlett'ın hayat hikâyesini okuyoruz bu kitapta. 

Hannah, daha 14 yaşlarındayken -babasının da üyesi olduğu- din adamları cemiyetindeki bir Rahip tarafından, kendi evlerinde tecavüze uğrar. Babası yıllar boyu Hannah'ın güzelliği yüzünden onun lanetli birisi olduğunu, Tanrı'nın lanetini alıp, erkekleri baştan çıkartmak için dünyaya geldiğini düşünen birisi olduğu için, Hannah'ın uğradığı bu iğrenç saldırıda genç kızı suçlu bulur ve kızını öldüresiye döverek, evlerinden atar.

Daha küçücük yaşında, başına gelen korkunç şey yetmemiş gibi sokakta kalan Hannah ise, yardım istemek için tek dostu olan Grace'in yanına gider. Fakat Grace ve kız kardeşi Caroline'ın da Hannah'a bir desteği olamaz.

Sokaklarda bir başına kalan Hannah, aç ve sersefil bir haldeyken fahişenin birisi tarafından kurtarılır ve sonrasında hayatta kalmak için yapabileceği tek şeyi yaparak bugün, namı herkes tarafından bilinen ünlü Madam Genevieve olur.

Aslında Hannah'ın Madam Genevieve'de yaşadığı fahişe hayatı, eline geçen parayı değerlendirip de Madam Genevieve'i satın alana kadar sürer. Sonrasında tamamen farklı bir amaca yönelir Hannah. İçindeki o masum kız, kendisi gibi sokaklarda bir başına kalmış genç kızlara yardım etmeye karar verir.
Bu kısımdan sonrasında, Hannah'ın ve kaderinin onun karşısına çıkardığı Rahip Rafe Waterford'un hikâyesini okumaya başlıyoruz aslen. Rafe bir lord, bir asil olmasına karşın, henüz yemin etmemiş bir papazdır. Hâl böyle olunca da Hannah ve Rafe'in ilişkisi inişli çıkışlı bir sınava tabi tutulur.
"O da Tanrının hayatına Rafe’i sokarak yaptığı acımasız şakaya gülmek isterdi. Ama kendini ne kadar zorlasa da adam onu öptüğünde canlanan hislerinde komik bir şey göremedi."
Hannah, yıllar sonra arkadaşı Caroline'ın teklifi üzerine ilk kez kasabasına dönmeye karar verir. Londra'daki Madam Genevieve'in içindeki hayatının dışında, Hannah Bartlett olarak birkaç günlük kısa bir tatil yapmak ve yıllardır özlediği arkadaşlarını görmek adına... Ama hiç beklemediği bir şey olur ve Lord Rafe Walterford'un ilgisini çeker. Hiç istemese de. 
Kitapta en sevdiğim şey, Rafe'in karakteriydi. Evet, o bir rahipti ve Hannah'ın en büyük kâbusuydu. Ama Hannah'a, herkesin kalbinin o kadar kötü olmadığını çok güzel gösterdi Rafe. Genç kadına duyduğu aşkı o kadar büyüktü ki, Hannah'ın gerçek yaşantısını öğrendiğinde onu kınamadığı gibi, sadece yardım etmek için yanında oldu. Hem Hannah için hem de onun koruduğu çocuklar için bir kurtarıcı olmayı seçti Rafe. 
Kitap boyunca Hannah Rafe'i kendisinden uzak tutmak için çeşitli şeylere başvurdu ama bunların hiçbir Rafe'i vazgeçirmedi. Hannah'a da hak vermedim değil. Bir fahişe
-hem de namı Londra'yı sarmış bir fahişe!- olarak Rafe gibi iyi, saf ve temiz yürekli birisine kendisini layık görmemesi doğaldı aslında.


"Hannah’ın birbirlerinden ne kadar farklı olduklarını kanıtlamak için kendini sattığını biliyor ve bunu engellemek istiyordu."


Laura Landon yine güzel bir kurguyla kalemini konuşturmuş. Başlarda durağan başlayan ama ilerledikçe sizi içine alan bir konusu var Bataklık Meleği'nin. Çünkü asıl olay; Hannah'ın fahişe olmasınlar diye sokaklardan ve  başka bir genelevin sahibi Skinner denen bir adamın elinden aldığı çocuklara kendini adayışıyla alakalı. Bunun yanında da Rafe'in onun Madam Genevieve maskesi altındaki gerçek Hannah Bartlett'i görmesiyle tabi
....







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumunuz için teşekkür ederim.

 
FREE BLOGGER TEMPLATE BY DESIGNER BLOGS