De Warrene Dynasty etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
De Warrene Dynasty etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Kusursuz Gelin || Brenda Joyce [Kitap Yorumu]

12 Eki 2013




Orijinal Adı:  The Perfect Bride
Türkçe Adı: Kusursuz Gelin
Yayıncı: Pegasus Yayınları
Türü: Historical Romance, Aşk, Romantizm
Puan: 4,5/5




Biraz yoğunluktan biraz da yorgunluktan iki gündür elimde dolanan ve nihayetinde bitirdiğim Brenda Joyce’un De Warenne serisinden Kusursuz Gelin için de yoruma geçtim sonunda.
Yorumda ne yorum hani. Bunu geçen sene çok sevdiğim bir arkadaşım De Warenne serisinin hepsini bitirdiği ve bana özellikle de bu kitabı övdüğü için az çok biliyordum. Zira birkaç kere okumaya da niyet etmiş ama sonra Brenda’nın dilinin benim için ağır olmasından ötürü vazgeçmiştim. Nihayet çevirilince bu kitabı da okuduk. Serideki erkeklerin sonuna geldik. En azından temel olanların. XD Neyse, konuyu dağıtmayayım. Bu seride hâlâ Maskeli Balo üstüne çıkanı bulamadım, iyi mi. Ama bu kitap Maskeli Balo’dan sonra ikinci sıraya yerleşti! Nedendir bilmem Ty ve Lizzie’nin hikâyesinin beni etkilediği gibi etkilemedi diğer kitaplar.Fakat bunun drama yönü çok iyi verilmiş. O yüzden Maskeli Balo’dan sonra bu kitap hoşuma gitti. Zaten ilk –bize göre ilk oluyor tabi- kitap Bir Avuç Aşk tam bir sinir harbi yaşattığı için o sevmediklerimde başta geliyor. Ama sonrası da çok ayılıp bayılacak seri değil.Maskeli Balo’dan sonraki kurgular klasik geliyor, sanırım ondan. Yine de bunun kurgusu değişikti. Çevirisi zaten çok iyiydi. Hatta komik gelebilir ama bunun çevirisi beni daha da bir etkiledi. Ya da bundan önce okuduğum kitabın çevirisi berbat olduğu için bana öyle geldi.Neyse.
Maskeli Balo’dan çok net hatırladığımız Leydi Blanche’ı ve ailenin ikinci oğlu aynı zamanda savaş kahramanı Sör Rex’in hikâyesini okuyoruz bu kitapta. Bir önceki kitapta zaten Rex ve Blanche arasında bir şeyler olacağı izlenimi verilmişti. Az çok biliyorduk.




Kitaba gelirsem;

Kızımız, yani Leydi Harrington altı ay kadar önce babasını kaybetmiş ve kooocaman bir mirasa konmuş ama nasıl idare edeceğini bilmediği için de acil evlenmesi gereken –ki kız elimizde büyümüş de haberimiz yok be!- 28 yaşında genç ve güzel bir leydidir. Evet, 28 yaşında ve bekâr ! Ayrıca karun kadar  da zengin. Bu da kızımıza tamı tamına 228 talip sağlıyor. Ama gönlü onlardan birine kaymayan Blanche ise kendisini tutkudan yoksun kısacası arızalı bir kız sanıyor. XD


Neyse işte efendim, çocukluk arkadaşı kızımızın ağzını yoklarken onun Sör Rex’ten çok bahsettiğini anlayınca bir katekulli ile bizimkini Sör Rex’in evine misarif ettiriyor. Sonrası zaten klasik gelişiyor. Rex, Blanche yıllardır âşıktır ve bu zorunlu misafirlikte aralarındaki çekimi kuvvetlr an sonra ise bizimkiler kendilerini  -henüz resmileşmemiş olsa da- nişanlı buluverirler. Ama aslı konu bu kısımdan sonra başlıyor.
Blanche’ın küçükken yaşadığı ama anımsayamadığı bir travma kendini yavaş yavaş gün yüzüne çıkarmaya başlıyor. Kızımız ise kendisinin delirmeye başladığını sanıyor.

"Ben aklını yitirmiş bir kadınım, diye düşündü çaresizce. Sör Rex'in çocuğunu taşıyan delirmiş bir kadınım."


Hatta sanmayı bırakın buna o kadar inanıyor ki, Rex’i terk edip gidiyor. Şu seride ayrılıklar beni hep germiştir ya. Bi’ kere birleşsinler de geçimsizlik olsun. İlla ayrılık olacak! Aman neyse işte.
Sonrası zaten terk edilen De Warenne erkeğinin: “De Warenne erkekleri bir kere âşık olur.” Durumlarını görüyoruz. Rex Blanche’ın başına gelenleri öğrenince onun kendisinden neden uzak durduğunu anlıyor ve kızımızı delirmediğine ikna etmeye çalışıyor.Ve bu sürede de aşkları pekişiyor. Olaylar bundan ibaret olsa da Blanche’in başına gelenler çok korkunçtu! Yazarın böylesine kusursuz bir Leydi’nin bu kadar acılarla dolu bir porselen bebek olduğunu gösterme kurgusunu çok sevdim. Blanche gerçekten de çok acı çekmiş bir genç kadındı.
Rex’in de savaş gazisi olduğu için kendine göre çektiği çok fazla acı vardı ama bana göre Blanche daha feci bir durumdaydı. Yazar bu kitabında daha çokiki yaralı yüreğin birbiriyle merhem bulmasını amaçlamış. Ve onu da gayet güzel yerine getirmiş. Beğendim bu kitabı. Dramaktikti.




Aşka Yelken Açanlar || Brenda Joyce - YORUM

21 Şub 2013


KORSANLARI ALT EDEN
KAPTAN DE WARENNE BU VAHŞİ GÜZELE DE BOYUN EĞDİREBİLECEK Mİ?
Bir korsanın kızı olarak büyüyen Amanda Carre görgü kurallarından habersizdir. Babası idam edildiğinde onu öfkeli bir kalabalığın elinden kurtaran Cliff de Warenneden önce kimseden yardım görmemiştir. Başından geçenlerden sonra İngiltereye gitmeli ve hiç tanımadığı annesini bulmalıdır, refakatçisiyse çapkınlığıyla meşhur bir korsan avcısıdır

Cliff de Warenne bu güzel fakat vahşi kızı Londraya, sosyetik annesinin yanına götürmeyi kendine görev edinir ve ona başka gözle bakmayı kabul etmez. Genç kızı Londra sosyetesine yem etmemek için vasisi olarak onu eğitmeli ve ona uygun bir eş bulmalıdır. Ama genç kıza duyduğu arzuyu kontrol etmesi giderek zorlaşacaktır. Meşhur korsan avcısı, sonunda bir kadının kalbini ehlîleştirmesine izin verecek midir?

Aşka Yelken Açanlar okurlara tutkulu ve heyecanlı bir yolculuk vadediyor.
Publishers Weekly

Brenda Joyce romanlarındaki güç ve tutkunun sınırı yok.
Lisa Kleypas


Aşka Yelken Açanlar || Brenda Joyce 

Bunu okuyalı bir iki gün oldu ama ancak yorum yapabildim.Kitapla ilgili tek eleştirim çok fazla Bir Avuç Aşk'ı anımsatması oldu. Okurken sürekli ; ''Bu sahne çok benziyor.E, bu da aynı.'' tarzında bir çok duraksama yaşadım.Normalde bu kadar takmam ama Bir Avuç Aşk'ta Devlin'den nefret ettiğim için gözüme battı sahneler. Sanırım, o kitabı okurken çok stresli bir süreç geçirmemin bunda büyük etkisi var. Bu yüzden Aşka Yelken Açanlar'da da bir Devlin vakası görmekten çok çekindim. Neyse ki Cliff , Devlin kadar duygusuz bir odun değil. :D
Bunun yanı sıra azcık da Devlin gibi "Höyt! Höyt!" biri olsa dediğim kısımlarda olmadı değil. Çünkü Cliff aşırı derecede yumuşak başlı bir karakter. Kaptanlığını sorgulayasım geldiği yerler bile oldu. Ve şu kızarma mevzusu (!) Allah Aşkına bi' tek - çok şükür ki- Tyrell kızarmıyordu. Bu nedir yahu ? İki kitaptır her halta kızaran erkekler okuyoruz. Tamam Cliff , Sean kadar değildi ama yine de yadırgadım.Elimde değil. Denizlere , acımasız korsanlara kafa tutan adam 18'lik yeni yetme kızın iki lafına kıpkırmızı oluyor.Hoş kızda öyle bir laf ediyor ki , ağzınız açık kalır. Ama kızarmak abartı geldi bana. Ya da iki kitaptır sürekli denk gelince gözüme battı. Bilemiyorum.
Bunun dışında kitap çok güzeldi. Okurken oldukça keyif aldım. Fazla olay olmayan rutin bir gidişatı ama etkileyici bir kurgusu vardı. Tavsiye edilir.

"Rex, uyuyor musun?"
Ağabeyi homurdanarak, "Artık uyumuyorum,"dedi.
"Neler oldu? Neden beni çağırtmadın? Amanda'nın kavalyesı bendim. Onu eve ben getirmeliydım.?
Rex sinirlenmiş görünüyordu. "Yatağına geri dün, Cliff. Sabah olunca onunla konuş. Amanda nedense biraz üzgün görünüyordu."
Konuşmayı açıkça bitirdiğini gösterir gibi, isigi kapatıp yine yattı.
Ancak Cliff gitmedi."Niye üzgün olduğunu söyledi mi?"
"Hayır, söylemedi. Iyi geceler."
"Canı ne kadar sıkkındı?"
"Bilmiyorum! Iyi geceler, Cliff!"



--->KONUSU <---

Amanda Carre, korsan babasının yakalanıp asılacağı gün Cliff De Warrene'in kendisini kurtarmasıyla Londra'ya doğru yola çıkar.Burda erkek karakterimiz Cliff , kendisini bu küçük -erkek kılıklı- kızdan sorumlu hissettiği için onu Londra'ya hiç görmediği annesine götürmeyi kendisine vazife bilir.Hoş anlamadığım şey; kızı hem çocuk diye görüp hem de "Ne kadar etkileyici bir kadın.." tarzındaki tepkileri verirken ne düşünüyordu? Her neyse.
Cliff kızımı gemisine alır ve altı hafta sürecek bir yolculuğa yelken açarlar.Ama Amanda, Cliff'in tanıdığı hiçbir kadına benzemediği gibi inatçı, çekici ve sınır tanımaz bir kızdır.Gemideki bir fırtınada nerdeyse kendisini öldürme pahasına bir tayfayı kurtarmayı başarır. Tabi , Cliff buna önce hiddetlenir ama sonra eşi benzeri olmayan bir kadınla karşı karşıya olduğunu anlar. :D
Gelgelelim bu altı haftalık yolculuk çiftimiz için hiçte rahat geçmez. Amanda sınır tanımaz, kural bilmez bir kız olunca, Cliff bir centilmen olmuş kaç yazar. Çocuk kaçıyor bizim kız üstüne gidiyor. İnadı inat. Cliff'in kendisinden etkilendiğini anladı ya daha Amanda'yı tutabilene aşk olsun (!)
Zavallı Cliff centilmenliği elden bırakmamak için ne gerekiyorsa yapıyor ama nafile. Kız kafaya koymuş bir kere Cliff'i baştan çıkaracak. Ee, küçücük gemide Cliff'in centilmenliğide bir yere kadar..
Bu zorlu gemi yolculuğu kazasız belasız geçer.Ama Cliff en kısa zamanda Amanda'yı güvenli ellere teslim etmeyi kafasına koymuştur. Annesi olacak cadı kızını kabul etmeyince bizim fedakar centilmen kızımızın hamisi olmayı ve onu evlendirmeyi kendisine borç bilir.Amma velakin önce Amanda'nın bir "leydi" olması gerekmektedir. Ve De Warrene ailesi bu işe el atar...
Cliff ise koruması altındaki bu küçük kızın bir kadına dönüşmesini izlerken kendisine görev edindiği herşey birbiriyle çelişmeye başlar.


MY RATING:


 
FREE BLOGGER TEMPLATE BY DESIGNER BLOGS