Orijinal Adı: The Perfect Bride
Türkçe Adı: Kusursuz Gelin
Yayıncı: Pegasus Yayınları
Türü: Historical Romance, Aşk, Romantizm
Puan: 4,5/5
Biraz yoğunluktan biraz da yorgunluktan iki gündür elimde dolanan ve nihayetinde bitirdiğim Brenda Joyce’un De Warenne serisinden Kusursuz Gelin için de yoruma geçtim sonunda.
Yorumda ne yorum hani. Bunu geçen sene çok sevdiğim bir
arkadaşım De Warenne serisinin hepsini bitirdiği ve bana özellikle de bu kitabı
övdüğü için az çok biliyordum. Zira birkaç kere okumaya da niyet etmiş ama
sonra Brenda’nın dilinin benim için ağır olmasından ötürü vazgeçmiştim. Nihayet
çevirilince bu kitabı da okuduk. Serideki erkeklerin sonuna geldik. En azından
temel olanların. XD Neyse, konuyu dağıtmayayım. Bu seride hâlâ Maskeli Balo
üstüne çıkanı bulamadım, iyi mi. Ama bu kitap Maskeli Balo’dan sonra ikinci
sıraya yerleşti! Nedendir bilmem Ty ve Lizzie’nin hikâyesinin beni etkilediği
gibi etkilemedi diğer kitaplar.Fakat bunun drama yönü çok iyi verilmiş. O
yüzden Maskeli Balo’dan sonra bu kitap hoşuma gitti. Zaten ilk –bize göre ilk
oluyor tabi- kitap Bir Avuç Aşk tam bir sinir harbi yaşattığı için o
sevmediklerimde başta geliyor. Ama sonrası da çok ayılıp bayılacak seri
değil.Maskeli Balo’dan sonraki kurgular klasik geliyor, sanırım ondan. Yine de
bunun kurgusu değişikti. Çevirisi zaten çok iyiydi. Hatta komik gelebilir ama
bunun çevirisi beni daha da bir etkiledi. Ya da bundan önce okuduğum kitabın
çevirisi berbat olduğu için bana öyle geldi.Neyse.
Maskeli Balo’dan çok net hatırladığımız Leydi Blanche’ı ve
ailenin ikinci oğlu aynı zamanda savaş kahramanı Sör Rex’in hikâyesini okuyoruz
bu kitapta. Bir önceki kitapta zaten Rex ve Blanche arasında bir şeyler olacağı
izlenimi verilmişti. Az çok biliyorduk.
Kitaba gelirsem;
Kitaba gelirsem;
Kızımız, yani Leydi Harrington altı ay kadar önce babasını
kaybetmiş ve kooocaman bir mirasa konmuş ama nasıl idare edeceğini bilmediği
için de acil evlenmesi gereken –ki kız elimizde büyümüş de haberimiz yok be!-
28 yaşında genç ve güzel bir leydidir. Evet, 28 yaşında ve bekâr ! Ayrıca karun
kadar da zengin. Bu da kızımıza tamı
tamına 228 talip sağlıyor. Ama gönlü onlardan birine kaymayan Blanche ise
kendisini tutkudan yoksun kısacası arızalı bir kız sanıyor. XD
Neyse işte efendim, çocukluk arkadaşı kızımızın ağzını yoklarken onun Sör Rex’ten çok bahsettiğini anlayınca bir katekulli ile bizimkini Sör Rex’in evine misarif ettiriyor. Sonrası zaten klasik gelişiyor. Rex, Blanche yıllardır âşıktır ve bu zorunlu misafirlikte aralarındaki çekimi kuvvetlr an sonra ise bizimkiler kendilerini -henüz resmileşmemiş olsa da- nişanlı buluverirler. Ama aslı konu bu kısımdan sonra başlıyor.
Neyse işte efendim, çocukluk arkadaşı kızımızın ağzını yoklarken onun Sör Rex’ten çok bahsettiğini anlayınca bir katekulli ile bizimkini Sör Rex’in evine misarif ettiriyor. Sonrası zaten klasik gelişiyor. Rex, Blanche yıllardır âşıktır ve bu zorunlu misafirlikte aralarındaki çekimi kuvvetlr an sonra ise bizimkiler kendilerini -henüz resmileşmemiş olsa da- nişanlı buluverirler. Ama aslı konu bu kısımdan sonra başlıyor.
Blanche’ın küçükken yaşadığı ama anımsayamadığı bir travma
kendini yavaş yavaş gün yüzüne çıkarmaya başlıyor. Kızımız ise kendisinin
delirmeye başladığını sanıyor.
"Ben aklını yitirmiş bir kadınım, diye düşündü çaresizce. Sör Rex'in çocuğunu taşıyan delirmiş bir kadınım."
Hatta sanmayı bırakın buna o kadar inanıyor ki, Rex’i terk edip gidiyor. Şu seride ayrılıklar beni hep germiştir ya. Bi’ kere birleşsinler de geçimsizlik olsun. İlla ayrılık olacak! Aman neyse işte.
"Ben aklını yitirmiş bir kadınım, diye düşündü çaresizce. Sör Rex'in çocuğunu taşıyan delirmiş bir kadınım."
Hatta sanmayı bırakın buna o kadar inanıyor ki, Rex’i terk edip gidiyor. Şu seride ayrılıklar beni hep germiştir ya. Bi’ kere birleşsinler de geçimsizlik olsun. İlla ayrılık olacak! Aman neyse işte.
Sonrası zaten terk edilen De Warenne erkeğinin: “De Warenne
erkekleri bir kere âşık olur.” Durumlarını görüyoruz. Rex Blanche’ın başına
gelenleri öğrenince onun kendisinden neden uzak durduğunu anlıyor ve kızımızı
delirmediğine ikna etmeye çalışıyor.Ve bu sürede de aşkları pekişiyor. Olaylar
bundan ibaret olsa da Blanche’in başına gelenler çok korkunçtu! Yazarın
böylesine kusursuz bir Leydi’nin bu kadar acılarla dolu bir porselen bebek
olduğunu gösterme kurgusunu çok sevdim. Blanche gerçekten de çok acı çekmiş bir
genç kadındı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumunuz için teşekkür ederim.