Orijinal Adı: Lord of Vampires
Edisyonu: Kara Gönülçelen
Bağlı Olduğu Seri: Royal House of Shadows #1
Yazar: Gena Showalter
Yayıncı: Harlequin TR Yayınları
Kitap Dili: Türkçe
Goodreads Puanı: 3,90
İnceleme Linkleri: Goodreads || Amazon
Bir zamanlar barış içindeki Elden Krallığı, Kan Büyücüsü tarafından saldırıya uğrar. Kral ve Kraliçe hunharca öldürülürler. Tahtın varisi olan vampir Nicolai, çocukların en büyüğüdür ve kaderin bir cilvesi olarak kendini köle pazarında bulur. Delfina'nın kötü kalpli prensesi, Kara Gönülçelen olarak anılan Nicolai'ı satın alır ve onun hafızasını siler. Ancak Nicolai'ın içindeki intikam ateşi bir türlü dinmek bilmez. Jane Parker, rüyalarında gördüğü şu vampirin etkisinden bir türlü kurtulmayı başaramaz. Vampir, onu kendi dünyasına davet edip duruyordur. Jane bir gün gözlerini hiç bilmediği bir gerçeklikte açar.
Ne zamandır Harlequin okumuyordum. Bu ay çıkan Harlequin'lerden de Mystery kategorisinde çok sevilen ama benim daha ilk kez okuduğum yazarlardan Gena Showalter vardı. Dört kitaplık bir serinin ilk kitabı olan Lord of Vampires (Kara Gönülçelen) okuduğum ilk fantastik Harlequin'di. Aslında kitap genel olarak çok kötü değildi ama hem çevirisi hem de harlequin olmasının verdiği kısalıktan ötürü pek de hoşuma gitmedi hani.Güzeldi ama ayılıp bayıldım diyemiyorum ne yazık ki. Özellikle de çevirisini hiç beğenmedim bu da çok soğuttu beni.
Takıldığım noktalara değinirsem kitapta, bir kitap/defter muhabbeti gidiyor ama nesnenin kitap mı yoksa defter mi olduğuna karar verilebilmiş değil maalesef. Okuyorsun, okuyorsun, okuyorsun ve bir yerde kitap derken iki satır sonra deftere dönünce neyden bahsediyorduk oluyoruz. Sonra bir de en çok sinirime dokunan "itki" kelimesi oldu.Cümleye yakışmamış çok itici duruyor. Cümlelerde sürekli görünce benim tepkilerimi görmeniz gerekirdi. :D Haa, bir de anlamadığım diğer nokta "king"in neden çevrilmeye gerek görülmediği ?! Kral kelimesi kullanılıyor ama king'de eksik kalmamış. Sonra en komik bulduğum yer son sahne ! Allah aşkına ya resmen ışınlanma makinesi icat etti kız. :D Hani, büyüyle yer değiştirmeye tamam da bilim insanısın diye bi' de kendini aletlerle oradan oraya ışınlamak işin dozunu kaçırmıştı.Az mantık yahu. Daha önce historical olarak Tatlı Düşman'ı okumuştum orada da kız kimyagerdi ama bu kadar kaçık değildi. Tamam, bu fantastik belki ama yine de ışınlanma olayı saçmaydı ! Neyse işte. Bitti, gitti.
Konusu deseniz öyle aman aman bir şey değildi. Zaten arkadaşlarımın söylediğine göre Aşk Kölesi kitabına fena halde benziyormuş. Bi' ara ona da bakacağım. En azından daha iyi olacağına inanıyorum.
Kısaca konusu; Nicolai, Elden Krallığı'nın varisi bir vampir prenstir ama ne yazık ki krallığına yapılan saldırı sırasında annesi ve babasını kaybedince kardeşleriyle beraber farklı farklı yerlere sürülmüşlerdir. Kardeşlerin akıbetini önümüzdeki kitaplarda göreceğimizden ötürü biz burada sadece Nicolai inceliyoruz. Vampir Prensimizin kaderi bu sürgün sırasında bir köle pazarına düşmek ve oradan da Delfina adında kötü cadılar tarafından yönetilen bir krallıktaki Odette adındaki prenses tarafında satın alınıp seks kölesi olarak kullanılır. Tabi bu süreçte prensesimiz -ya da prenseslerimiz iki kardeşler ve ikisi de birbirinden kaçık!- Nicolai hiçbir şey anımsamasın diye adamımızın hafızasından ne var ne yok silmiş ama vampir işte içindeki hisler her zaman kuvvetli oluyor. Anıları olmasa bile Nicolai onlardan nefret ederek kurutulup Elden'e -nedenini hatırlamasa da- gideceği anı iple çeker. Ve yavaş yavaş anıları acı vererek de olsa yerine gelmeye başlayınca da önce Odette'den kurtulur sonra ise kendisini kurtarması için bir insanla bağlantı kurar veee, Jane Parker adındaki bilim insanımızı kendi dünyasına çekerek ona yardım etmesini sağlar. İlerisi, aşk, savaş, aşk yine aşk yine aşk, savaş vs vs gider :D
MY RATING: 2,5
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumunuz için teşekkür ederim.