Unutulmaz Öpücük | Teresa Medeiros [Kitap Yorumu]

1 Ara 2013






Orijinal Adı: A Kiss To Remember
Türkçe Adı: Unutulmaz Öpücük
Yazar: Teresa Medeiros
Yayıncı: Pegasus Yayınları
Türü: Tarihi Aşk, Romantizim, Yetişkin
Puanım: 4/5



Masum bir öpücük şeytanı meleğe çevirebilir mi?
Laura Fairleigh, kardeşlerinin bir evi olabilmesi için yirmi bir yaşına basmadan önce koca bulmalıdır. Ormanda baygın yatan, melek yüzlü, muhteşem vücutlu ve hafızasını kaybetmiş bir yabancı bulunca onu sahiplenmeye karar verir. Ancak cennetten düşmüş gibi görünen bu meleğin tam bir şeytan olduğundan habersizdir.
"Devonbrooke Şeytanı" olarak tanınan çapkın Sterling Harlow onun, uzun zamandır kayıp nişanlısı olduğunu iddia eden genç kızın büyülü öpücüğüyle uyanır. Kız onun bir beyefendi olduğu konusunda güvence verirken Sterling hafızasıyla birlikte aklını da kaybettiğinden şüphelenmeye başlar, zira bu kadar çekici bir genç kızın ufak öpücükleriyle yetinecek biri olmadığından emindir!
Genç adam düğün gecelerinden önce gerçeği açığa çıkarmaya uğraşırken, unutulmaz bir öpücük ikisinin de aklından çıkmayacak bir tutkuyu ateşleyecektir...



************

Yine bir Teresa Medeiros klasiği daha. Açıkçası bu kitap bana çok iyi geldi ya. Uzun zamandır bir solukta okuduğum kitap olmamıştı. Özlemişim böyle sarıp sarmalayıp, akıp giden kitapları. Okurken bir kapılmışım ki kitap bitti ben de bugün üzerine bir şey okuyamadım. Elim gitmedi. Aslında konusu o kadar çarpıcı değildi. Hele ki bu yazarın Bazıları Ateşli Sever kitabından sonra çok da etkilenmedim ama kitap keyifliydi. Ve bu aralar okuduğum vasat şeylerin üzerine çok bile iyi geldi.


Yer yer güldüm yer yer hüzünlendim.Sonunda da ağlayacak durumlara geldim. Zirâ çocuğun annesinin mektubu çok dokunaklıydı. Beni de etkiledi. Ama aslı kitaba bayılmamı sağlayan şey küçük kız kardeş Lottie (Carlotta)! bu nasıl bi' karakter yahu! Bu kızın kendi kitabı manyak olacak bence.Neden mi? Kızımız tam bir çatlak. Eniştesini zehirlemeye kalktı ya. Bu kadar olur. Gerçi onda başarılı olamadı aam cin fikirleri durmak bilmedi o bir gerçek.Fakat kendi kitabında buna eşlik edecek adama acıyorum. Her an temkinli olması gerekecek. Bu kız admaı ipe götürür be :D Ve bence sadece kız kardeşleri serisi yapmayıp  Fairleigh Kardeşler serisi yapsaydı daha güzel olurdu. Çünkü erkek kardeş de en az kızlar kadar fena. Neyse ben sevdim kitabı. Zaten Teresa Medeiros, yani evilmemesi imkânsız olduğu için gidin, alın, okuyun.





Kitabın konusundan biraz bahsedeceğim. Devonbrooke Şeytanı'yla başlayayım ben en iyisi.Sterling Harlow daha küçük bir çocukken unvanı olmayan sıradan bir ailenin tek oğlu. Ayrıca annesine de deli gibi düşkün. Annesi de ona.Ama gelin görünki babası kumarbaz ve borç batağına saplanmış tam bir işe yaramaz. Borçlarını ödeyemeyince de ailelerinin yakın dostu olan altıncı Devonbrooke Dük'ünün kendisine bir erkek vâris aradıklarını öğrenmiş ve onunla bir anlaşma yapmışlardır. Gerçi bu anlaşmayı Sterling'in babası yapmış olmasına rağmen annesi de bu olayda kim vurduya gidiyor. Kısacası oğullarını bir Dük'e borçları karşılığında satıyorlar.Gelelim günümüze.

Aradan yıllar geçiyor ve acımasız amcasının elinde, ona vâris olsun diye yetiştirilip ailesine olan öfkesiyle büyüyen Sterling artık amcası ölünce Nam-ı Diğer "Devonbrooke Şeytanı"na dönüşüveriyor. Aslında hâlâ o annesinden koparılan küçük çocuğu yüreğinin derinlerinde saklamasına rağmen adamımız ailesinin kendisini böylesine satmasının acısını asla unutamıyor ve bunu da annesinden çıkarıyor. Kadıncağız yıllar boyunca oğluna her hafta hiç aksatmadan mektup yazmış olmasına rağmen Sterling birine bile cevap vermediği gibi mektupları okumaya bile tenezzül etmiyor.Neyse lafı uzatmayayım. Orduda geçirdiği on yıldan sonra tam evine döndüğünü düşündüğü sırada annesinin yardımcısı Bayan Fairleigh'ten aldığı bir mektup Sterling'in sinirlerini tepesine çıkarıyor. Çünkü Bayan Çokbilmiş, kendisini evet Devonbrooke Şeytanı! Sterling Harlow'u resmen ayıpladığını ima eden bir mektup yazarak annesinin ölümünü bildiriyor. Sterling'de bu mektubu yazan bayana haddini bildirmek için yola çıkıyor.

Sonrası ise ne siz sorun ne ben anlatayım. Zira tam bir komedi filmi gibi gelişiyor olaylar. Sterling yolda bir kaza geçiriyor Laura, yani Bayan Fairleigh ise kendisine bir koca aradığı sırada yolda baygın yatan Sterling'e aslı korkulu rüyası olan Devonbrooke Şeytanı olduğunu bilmeden sahip çıkıyor.Sterling'i önce iyileştiriyor sonra da adamımızın hafıza kaybından faydalanarak kendisini onun nişanlısı onu da tam bir dindar beyefendi olduğuna inandırmaya çalışıyor. Bu arada bütün bu yalanlar çemberini kuran kızımız da bir papaz kızı! :D Artık söylediği yalanları düşününce iyiki papaz kızıymış dediğim yerler oldu ya. Papaz kızı olmasa daha neler derdi acep. :p

Efendim işte bir süre Sterling'i kendi hayalindeki erkek olan Nicholas'a çeviren Laura düğün günlerinde Sterling'in her şeyi hatırlamasıyla tam bir batağa saplanıyor. Çünkü kendi dediği gibi; "Ruhunu şeytana sattıysan, eninde sonunda onu almaya gelir." Ve Sterling'de tam olarak bunu yapıyor. Ya da Laura'yla geçirdiği o üç haftalık süre içerisinde büründüğü kimlikteki Nicholas'ı, amcasının elinde büyümese olmak istediği adamı unutmamak için Laura'dan vazgeçmiyor. Sonrasını okuyun. Çok güzeldi..

"Tam bir şeytansın!"
"Öyle derler."
Sterling onun yanağını okşadı, gözlerindeki muzip bakış yumuşayarak, yerini çaresiz bir şaşkınlığa bıraktı. "Ama bu yine de, neden Tanrı'nın beni kendi meleğim ve burada, Hertfordshire'da kendi küçük cennet köşemle kutsamayı tercih etmiş olduğunu açıklamıyor." 

Bu aralar güzel bir kitap arıyorsanız denemeniz gerek. Teresa Medeiros keyfinizi yerine getirebilir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumunuz için teşekkür ederim.

 
FREE BLOGGER TEMPLATE BY DESIGNER BLOGS