Sessiz İntikam || Laura Landon [Kitap Yorumu]

27 Oca 2014

Orijinal Adı: Silent Revenge
Edisyonu: Sessiz İntikam
Yazar: Laura Landon
Yayınevi: Aspendos Yayınları
Türü: Tarihi Aşk Romanı, Historical Romance
Puanım: 5/4,5

Leydi Jessica Stanton altı gün içinde yirmi beş yaşına girip kendisini, İngiltere'nin en zengin kadınlarından biri hâline getirecek kadar yüklü bir mirasın sahibi olacaktı. Bu gerçekleştiğinde de üvey kardeşi C
olin, özgürlüğüyle birlikte tüm her şeyine el koymak için Jessica'ya saldıracaktı. Tek bir çözüm vardı: kendisine Colin'in karşısında durabilecek kadar güçlü bir eş bulmak. Fakat onu koruyabilecek birisini bulabilse bile, hangi adam sırrını öğrendikten sonra onunla evlenirdi ki?

Northcote Kontu Simon Warland'ın iflasın eşiğine gelmiş olmasının yanı sıra, tüm Londra'da, müsrif babasının zamansız ölümünde bir parmağı olduğuna dair dedikodular da devam ediyordu. Artık onu her şeyini kaybetmekten koruyacak bir kadın bulmaya mecburdu. Fakat hangi kadın bir cinayet zanlısıyla evlenmek isterdi ki?

Tamamen mecburiyetten bir araya gelen Jessica ve Simon evliliklerinin anlaşmalı bir evlilik olduğu konusunda uzlaşırlar. Fakat Simon'un kendisiyle evlenmesinin ardında yatan gerçeği öğrendiğinde, Jessica'nın kalbini hiçbir yasal evrak koruyamayacaktır, çünkü Jessica tüm çabalarına rağmen kocasına âşık olmuştur. Oysa aşk, belki de ikisinin de en çok ihtiyaç duyduğu şey olmasına rağmen, ikisinin de istediği en son şeydir.


Bu kitaba dolu dolu bir yorum yaraşır bence. Okuduğum en değişik konulu tarihi aşk romanıydı. İlk sayfasından son sayfasına kadar büyük bir keyifle okudum. Yazarını bundan sonra sıkı takipçilerinden biri olacağım. Umuyorum ki yayınevi de yeni kitapları için bizi çok fazla bekletmeyecektir.

Bu kitabı benim için özel kılan kısma gelirsem eğer; bu zamana kadar okuduğum historical romance kitaplarında kadın kahramanın bir sırrı varsa çok da değişik bir şey çıkmıyor. Ya daha önce biriyle birlikte olmuştur, bâkire değildir. Ya da efendim kötü bir skandal kurbanı olmuştur. Sessiz İntikam'ın da arka kapak konusunu okuduğum zaman açıkçası Jesse'nin de böyle bir sırrı olduğunu düşünerek başladım kitaba. Ve okurken de sürekli sırrı yüzünden evlenemeyeceğini söyleyip, sürekli balolardan ve bekâr erkeklerden uzak durunca aklıma gelen seçenekler sınırlandı tabi.

Eh böyle olunca da kitabın konusu gözümde canlanır oldu ! Ama ne kadar yanılmışım kitabın bir sayfasına geldiğim de bunu anladım. Hiç beklemediğim bir yerde kitap benim için 5/5lik bir durum aldı. Çünkü beklediğim sır gerçekten bu değildi. 

Hal böyle olunca da kitabın benim için okuma süresi hem çok hızlı oldu hem de keyifle bitirdim. Tek şikâyet ettiğim yer; sonu çok hızlı bağlamış. Biraz daha uzun olsun istediğim için mi yoksa yetersiz geldiği için mi bilmiyorum daha detaylı olmalıydı kanısındayım. Onun dışında her sayfasından keyif alarak okudum.

DİKKAT YORUM SPOILER İÇERİR!

 -Jesse'nin sırrını vermeden yorumu yapamıyorum. Bu yüzden spoiler içerir. Bilerek okuyunuz.-



Jesse'nin sırrını hepinizin merak ettiğinden eminim. Kızımız 25 yaşına merdiven dayamış bekâr ve ailesini kaybettiği için tek başına birkaç yardımcısıyla beraber yaşayan güzel ama bakımsız bir baronun kızı. Bu zamana kadar hiç evlenmediği gibi balo, parti vb davetler de dahil birçok etkinlikten uzak duran. Katıldığında ise köşelerden çekilmeyen. Dikkat çekmemek için her yolu deneyen birisi Jessica. Ama bunun için de gerçekten geçerli bir sebebi. Hem de ne sebep. Kitabı okurken kurduğum tüm kurguları yıkan bir sebep. Okurken sürekli gözlerimi dolduran bir sebep..

Çünkü; Jesse sağır! Küçükken geçirdiği bir ateşli hastalıktan sonra duyma yetisini kaybetmiş. Ve insanlarla onların dudaklarını okuyarak iletişim kuruyor. Bu yüzden de katıldığı etkinliklerde dikkat çekmemek istiyor. Aksi halde birisi onu duyamadığını öğrenir diye korkuyor. Çevresindeki birkaç yakın arkadaşı ve yardımcıları dışında Jesse'nin sırrını bilen kimse yok. Ta ki kızımızın başı ciddi ciddi sıkışıp da kendisini koruyacağına inandığı Northcote Kontu  Simon'ın evine atana dek..

Simon ise babasınn gizli ölümünden ötürü tüm sosyetede bu işte parmağı olduğu ve babasının ölümüne sebebiyet sağladığı gibi bir dedikodunun kurbanı olunca buralardan ayrılmış ve Hindistan'a göreve katılmış. Şimdi geri dönmesinin tek sebebi de aile mallarını kurtarmak için zengin, gerçekten zengin bir kızla evlenmek istemesi. Ama gelin görün ki daha geldiği an adım attığı bir baloda herkesi sus pus durumuna getiriyor. Eh, babasının ölümüyle bağlantısı olduğu düşünülen bir zanlının bir anda balonun ortasında belirmesi ve kimseyi de takmaması, hiçbir şey olmamış gibi davranması ne kadar etkiler sosyeteyi sizce? :D Simon bunları umursamasa da bir şekilde aile mallarını alacakalılardan geri almak adına bu insan yiyen canavarların arasına katılmak zorunda kalıyor.
Gel gelelim Jesse'nin Simon'a gitme sebebine.

Kızımız sağır ve üvey kardeşi ona öz babasından kalan parayı bırakmamak için Jess'in deli olduğunu savunarak ondan kurtulmak istiyor. Ne de olsa düşündüğü şey Jess'nin onu duymadığı için cevap veremeyeceği. Jess de baloda Simon'ı görünce onun aradığı koruyucu olduğunu düşünerek soluğu Northcote Kontu'nun evinde alıyor.Sonrasını ne siz sorun ne ben söyleyeyim en iyisi okuyun. Zirâ Simon için sağır bir eş ne kadar zengin olursa olsun bir problem ama, aynı zamanda da istediği intikama erişebileceği bir yol, bir anahtar olunca Jess tam da aradığı gelin olup çıkıveriyor.
Yemin ediyorum kızın sağır olmasına o kadar şaşırdım ki sanırım kitabın bendeki etkisi tam o anda başladı. Sonrası ise gerçekten etkileyicilikten çıkıp mükemmeliyetçiliğe geldi. Zirâ Jess'in sağırlığı her ne kadar insanları anlıyor olsa bile içinde büyük bir yara olmuş. Yer yer gözlerimi doldurdu. Yer yer ağlamama bile sebep oldu bu kitap. Jesse'nin bu hallerine de Simon'ın onu sahiplenip korumasıyla daha farklı bakış açıları doğdu. Jessica, Simon'ın evine adım attığı an tüm hayatı değişti. Yani karşınızda olup dudaklarınızı okuduğu için asla sağır olduğunu anlayamayacağınız Jessica'nın aslında içinde öyle büyük yaraları var ki. Bazı kısımlar cidden içimi parçaladı.
 "Sorun ne Simon? Seni kızdıracak bir şey mi söyledim ya da bir şey mi yaptım"
Simon hayır anlamında başını salladı. "Hiçbir alakası yok. Bana, sana karşılığını asla ödeyemeyeceğim bir şey verdin-kahkahanın sesi. O sesi sana açıklayabilmek için dünyaları verirdim. Senin için istediğim şeylerin içinde en çok istediğim şey, bunun verdiği saf hazzı senin de duyabilmen."
Jessica yüzünü diğer tarafa çevirdi. Onun böyle davranmasını istemiyordu. Aksiliğiyle savaşabilirdi, öfkesiyle başa çıkabilirdi, ancak böylesine bir sevecenlik karşısında ondan etkilenmemek imkansızdı.

Gerçekten severek okuduğum bir kitap oldu. Yazarının kurgu olarak sağır bir kız seçmesi onun duyamaması ama dudak okumakla beraber ülkenin en ulaşılmaz moda tasarımcısı olması, ve onu herkese karşı böylesine güçlü, dimdik ayakta durabilecek bir kadın kahraman yapması çok hoşuma gitti. Umarım siz de severek okursunuz.









3 yorum:

  1. Ya bu kitaba herkes bayılmış, şeyi anlamadım ben bir hist stardantlarında mı iyi, yoksa konusu mu ilginç? Çünkü bana orta geldi. :D

    YanıtlaSil
  2. Ahah! Aslında historical standartlarında kızın sırrı kendini aşmış Merve yoksa kitap orta bile değildi. Adam bir kere çok pasifti ben salak bile buldum ama kızın sırrı yazdığım gibi farklıydı. O kadar hist okudum ya hamiledir ya skandala karışmıştır ya da efendim kesinlikle bakire değildir. Böyle bekleyince farklı geldi tabii :D

    YanıtlaSil
  3. Ya daha çnce neden karşılaşmadım ki bu kitapla beeen?Çok hoşuma gitti.Mutlaka okuyacağım. :)

    YanıtlaSil

Yorumunuz için teşekkür ederim.

 
FREE BLOGGER TEMPLATE BY DESIGNER BLOGS