BAZILARI HIRÇIN SEVER // TERESA MEDEIROS

18 Ara 2012


Orjinal Adı: Some Like It Wild
Edisyon: Bazıları Hırçın Sever
Bağlı Olduğu Seri: Kincaid Higlander Series
Seri Sırası: 2 (Connor Kincaid)
Yayıncı: Pegasus Yayınları 
Yazar: Teresa Medeiros
Goodreads Puanı: 3.83

MY RATING: 4,5 / 5



Kitaptan Alıntı

''Büyük olasılıkla eskrim ve dans hocası tutacaktır.''
 Connor birden ayağa kalktı.'' Kılıç oyunları tamam, küçük hanım ancak farbalalı giysiler ve tayt giyerek balolarda dans etme konusunu hiç açma.''
 Genç kadın ellerini onun omuzlarına koyarak sandalyesine oturması için nazikçe itti. '' Korkmayın , bayım. Taytların modası geçeli birkaç sezon oldu.''


Bu seriyi seviyorum.Özellikle de serideki kitapların isimlerini. İlk çıktığında Bazıları Ateşli Sever kitabını ''Bu nasıl bir isimdir?'' diyerek almıştım.  Yazarın böyle ilginç bir isim vermesinden kitabın bayağı ilgi çekici olacağını düşünerek -ve sırf meraktan- çıkar çıkmaz kendimi kitapçıya attığımı çok net hatırlıyorum..Tabii ki de o kadar hevesle almama da değdiğini söyleyebilirim.Serideki iki kitabında gerek ismi gerekse kendileri gerçekten çok güzel. 



YORUM:
İki kitaplık bir serinin ikinci ve son kitabı olan Bazıları Hırçın Sever , ilk kitabı Bazıları Ateşli Sever'den daha iyiydi.İlk kitabını da çok beğenmiştim ama bunun bambaşka bir tadı vardı. Kitabı okurken kesinlikle çok keyif aldım. Keyif almamın yanı sıra yazar yine güzel bir kurgu kurmuş. Ama tabii ki kitaba 4,5 vermemden de görüleceği üzere kitaptaki bir kısmı biraz klasik buldum.

İlk kitabını bu kısımda incelersek o daha farklıydı. Bu kitapta yazarın sonucu öyle bilindik şekilde bağlaması beni biraz hayalkırıklığına uğrattı. Fakat bu tamamen benim kafamdaki kurguların farklı olmasından kaynaklanıyor. Yoksa kitapla ve yazarla alakalı bir sorun olduğunu düşünmüyorum. Ben yazardan biraz daha farklı bi'şeyler bekliyordum galiba.

Yine de bir çırpıda okunacak ve yer yer kahkahalara boğacak güzel bir çerezlik kitaptı. Özellikle şu sıralar biraz okuma hevesimin sönük olduğu dönemlerde bana çok iyi gitti. Ara sıra bu tarz kitaplar gerçekten gerekli oluyor. Bir okur için okuma aşkını sürekli canlı tutmanın en güzel yöntemi. Neyse..

Kitabın bazı kısımları gerçekten kahkaha atmama sebep oldular ki onlardan en sevdiğim kısım ; ''Bana iç çamaşırınızı verin.'' diyerek kızımızı soymaya(hırsız olarak) kalkışan Connor'un tavrıydı. O cümleyle benim tepkim daha derin oldu. Belki Pamela ''Anlamadım. Nasıl?'' dedi ama ben ''Ha?! Yuh!! Öküz! O da ne demek?'' tarzında binbir türlü tepki verdim ki , kitabın ilk kısmı tamamen bu şekilde geçti. Bir yandan gülüyor bir yandan da sinirleniyordum. 

Connor Kincaid ilk kitaptanda bildiğimiz üzere İskoç kanını verdiği bağlılıkla klanı ve daha da önemlisi intikamı için İngiliz askerlerine karşı savaşırken , yaşadığı bazı talihsizlikler yüzünden adamlarını keybediyor. Bunun üzerinede elini ayağını herşeyden çekerek sadece hayatta kalmak için savaşmaya başlamaktan başka şansı kalmıyor. Tabii bunun içinde en kolay yol olan hırsızlık geçmişin onurlu İskoç'una daha kolay geliyor.

Kendisine bakabilmek için her türlü hırsızlığı yapıyor ama beni en çok güldüren sahne kesinlikle Pamela'dan çalmaya kalktığı şey. O kısımda kahakahalara boğuldum. Kızın karşısına geçip : ''İç çamaşırınızı bana verin... Kadınlar dudakları ve gözleriyle bin farklı şekilde yalan söyleyebilir ama iç çamaşırlarıyla asla.'' demek -hırsız dahi olsa- herkesin harcı değildir. Tabi burada bahsi geçen kişi Connor olunca herşey mümkündür. Herneyse..

Bir tiyatro dansçısının gari meşru kızı olan Pamela anneleri ölünce kız kardeşine bakmak ve onu art niyetli zenginlerden korumak için bir yol ararken annelerinin eski bir dostundan kendisine kalan mektubunu ele geçirirler. Mektubun izlerini takip eden Pamela , mektubun sahibinin yıllar yıllar önce ölerek tarihe karıştığını da öğrenince , kendisini mektuptaki vârisi madem bulamıyorum ben yaratırım hallerinde bulu veriyor. Ama tabi bunun içince öncelikle kendisine bu konuda yardımcı olacak en az onun kadar oyuncu bir sahtekâra ihtiyacı var. Gel gelelim tam da karşısına geçmiş arabalarını soymaya kalkan hırsızda aynen aradığı adamdır. Ama asıl mesele beş paraları olmadığını anlayınca ''Hey, siz fakirsiniz , değil mi?'' diyen adamı kendisine yardım etmesi için ikna etmekte.Hele bir de bu hırsız İngilizlerden ölesiye nefret ediyorsa ve siz de bir İngilizseniz gerisini siz düşünün artık....






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumunuz için teşekkür ederim.

 
FREE BLOGGER TEMPLATE BY DESIGNER BLOGS