Dikkat! Aşk Çıkabilir | Asude [Kitap Yorumu]

28 Haz 2014

Adı: Dikkat! Aşk Çıkaiblir
Yazar: Asude
Yayıncı: Ephesus Yayınları
Tür: Romantik Komedi, Aşk
Puan: 4/5
Birbirlerinden nefret eden iki insandı onlar… Ama evlendiler! Uslanmaz bir asosyal olan İlkim'in hayatındaki tek amaç başarılı bir bilim kadını olmaktır. Onun modayla, makyajla işi yoktur ve gözlüğünün ardındaki dünyada ders notlarıyla mutludur.Evlenmek için hayallerinin profesörünü beklerken, karşısına tehlikeli, kaba, bilimden anlamayan, öfkeli bir işadamı çıkar. Martin Turner… Bu Amerikalı adamla asla evlenmemesi gerektiğini bilse de, muhteşem kariyerinin anahtarının onun ellerinde olması işleri rayından çıkaracaktır. Genç kız, ilk andan beri koşarak kaçmak istediği bu yakışıklı ve karanlık adama, hayatının tüm ideallerini çiğneyerek tutkuyla çekilirken, ilk kez gerçek bir kadın gibi hissetmeye başlar.
Ve genç adam, gizli çıkarları uğruna evlendiği bu kızı Amerika'ya götürdüğü gün ondan kurtulma planları yaparken, sessiz karısı hayatının merkezine yerleşir. Aşk, nefreti gölgesi gibi takip ederken, bu nefretten bir aşk doğabilir mi? Peki ya sırlar açığa çıktığında gerçek aşk yalanlara direnebilir mi?


Selamlar!
Yeni okuduğum kitabın ardından işlerimin arasında bir yorum geçeyim istedim.
Ephesus'un sevilen yazarı Asude'nin Pabucumun Ajanı kitabıyla kazandığı başarısı yeni kitabında da devam edecek gibi duruyor. Zira kitabı çok beğendim. Tabii Pabucumun Ajanı daha farklı bir tat bırakıyor insanda. O başka. Ama bu kitap için, gerçekten çekici bir konusu olduğunu belirtebilirim. Severek okudum. Yer yer güldüm. Yer yer duygulandım. Ve çiftlerimiz -çiftlerimiz diyorum çünkü kitapta iki çift ve iki güzel aşk işlemiş yazar- arasındaki o inişli çıkışlı gel gitlerden de büyük keyif aldım. Dozundaydı.

Bazı kısımlarda sıkıldım. Bunu da itiraf ediyorum . Uzamış dediğim yerler oldu ama genel olarak çok keyif aldım. Hatta Seth ve Mary'nin aşkının bu kitapta böylesine kaynamış olmasını kabul edemiyorum. İyi malzeme çıkardı o ikiliden. :D Bu yazarın günümüz aşk kitaplarını seveceğim gibi duruyor. Bilhassa da Dikkat! Aşk Çıkabilir tarzında olanları.
Bu arada Miyop insalara laf edenleri öldüresim var! Bunlardan biri de Martin idi. Adamı başlarda atomlarına ayırasım geldi. Miyop olmak suç mu yahu? :D Tamam, yoruma geçiyorum! 




Kitabımızdan bahsedecek olursam İlkim Acaroğlu, yani esas kızımız, anasının brownili keki, böcüğü, çiçeği (daha sayıp da sığdıramayacağım bir çok şeysi),  babasının gurur kaynağı, okulunun inek öğrencisi Moleküler Biyoloji ve Genetik meraklısı 24 yaşında bir genç kız. Buradan bakınca da anladığınız üzere, kızımız tam bir inek ve asosyal. Hayatı kitapları, okulu ve evi arasında geçiyor. Bu yaşına kadar bir kere bile dışarıya çıkmamış. Çıkmasını gerektirecek bir arkadaşı da yok zaten. Neyse. Kız kırk yılda bir dışarıya çıkıyor ve başına gelene bakın ki kendisini önce bir adamın kucağına yığılı daha sonra da karakollarda buluyor! Evet, aynen böyle.
Tabii bu kucağına yığılıp kaldığı ve onun da kendisiyle beraber karakola düşmesine sebep olduğu kişi de Asude'nin bir önceki kitabı Pabucumun Ajanı'nda göstermelik de olsa kısa bir süre görmüş olduğumuz Amerikalı Martin Turner'dan başkası değil. Yalnız söylemeden geçemeyeceğim Pabucumun Ajanı'nda adamdan çok ürkmüştüm ya! Hoş burada da gerçekten mafya olduğunu gördüğüm için de apayrı bir ürkem sorunu yaşadım. Adamı çevresi de kendisi de karanlıklar içerisinde. Tabi İlkim'e, yani dört göz fosil karısına âşık olana kadar.. Ondan sonra tam bir aşk çocuğu oluyor! :D Kısacası kendi kitabında daha tatlıymış herif. Neyse. 
İkilimiz karakoldaki konaklamak zorunda kalınca da kitabımız aşlıyor. Öncelikle bu kitabın Pabucumun Ajan'ı kadar komik olmadığını söylemek istiyorum. Zira aynı beklentiyle yaklaşırsanız beklentinizin karşılığını alamazsınız. Elbette bunda da espriler mevcut ama kitabın geneli aşk üzerine kurulu. Bu yüzden çok da gülmüyorsunuz. Ama keyif alarak ve sonraki sayfada ne olacak beklentisiyle okuyorsunuz.

Hele bir de Martin'in kız kardeşi Mary ve Seth'in hikâyesine geçtiğinizde gerçekten soluksuz okuyorsunuz. En azından ben öyle okudum. O çifte ve hikâyelerine bayıldım! Kesinlikle kitabın en özel kısmı o ikili. Çünkü Martin ve İlkim'in aşkı bana biraz Pabucumun Ajanı'nı anımsattı. Belki de çok yakın aralıklarla okuduğum için öyle geldi, bilmiyorum. Neyse işte. Kısacası güzel bir kitap okudum. Ama dediğim gibi Pabucumun Ajanı'nın esprili yanını bu kitapta beklemeyin. Öyle bekleyerek başlarsanız kitap sizin için beklentinizin altında olabilir. Ben bu kitabı Pabucumun Ajanı'na göre daha çok sevdim. Daha fazla konu vardı içerisinde. O biraz daha havada geçen bir aşkı işliyordu.Fakat Mary ve Seth'in hikâyesi... Bu daha farklıydı.Öyle gömüldüm ki onların aşkına, Martin ve İlkim'e geçtiği yerlerde sinir krizi geçiriyordum. O kadar. Zaten bende tuhaf bir özellik vardır; eğer bir kitapta iki aşk işleniyorsa mutlaka 2. çifti seviyorum! Acı ama gerçek. Her neyse. Devam edelim.. :p

Martin Turner iş için geldiği İstanbul'da aklının ucundan geçmeyecek bir olay yaşıyor ve Amerika'ya, -evli olarak, hem de ömrü boyunca 'Asla dönüp bakmam!' dediği bir kadınla- evli olarak dönüyor. Tabiii kii mantık evliliği bu! Martin bu evlilikten kârlı bir iş anlaşması sağlıyor, İlkim de Stanford Üniversite'sindeki Yüksek Linsans'ına başlama şansı kazanıyor. İkisi de birbirine karışmayacak, sadece işlerini yapacaklar. Hepsi boş laf! Ne Martin Turner karısının bir başkası ile iki diyalog kurmasına ne de İlkim kocasının bir başka kadınla iki dakika yan yana gelmesine izin verecek tipte değiller. Hal böyle olunca da ilginç bir çekişme başlıyor aralarında...
Zira ikisi de geri adım atmayacak kadar inatçı ve birbirlerinden üstün oldukları konusunda kararlılar. Hatta küçük bir bilgi yarışması bile yapacak kadar uçuyorlar. :D İlkim'in moleküler bilgileriyle Martin'e ettiği eziyetlere ise hiç deyinmiyorum bile...

Genç adam onun ima ettiği hiçbir şeyi umursamıyordu. Alaycı ve katı sesiyle,"Stanford'a kabul edildiğin için kendini Stephan Hawking mi saniyorsun?"diye sordu.
Genç kız da gözlerini kıstı. Kolu hâlâ adamın avucunda, bedeni hâlâ onun hükmü altındaydı. "Demek fizikçilerden de haberdarsın. Hawking'i bilmene fena halde şaşırdım."
"Beni yürüyen bir ot yığını mı sandın?"
Genç kız mırıldandı. "Yaşayan taş sanmıştım daha çok."

Bu tatlı çekişmeleri bir süre evliliklerine neşe katarak sürerken Martin'in büyük bir aydınlanma yaşamasıyla da son buluyor.Martin karısına âşık olduğunu keşfedene dek yani. Adamın karısına âşık olduğunu anladığı andan sonra ise ikisi arasında güzel bir aşk başlıyor ve ileri ki bölümlerde de çok çekici bir hal alıyor.

"Tüm gün bunlara nasıl katlanıyorsun?"
Gözlüğünü inatla iteleyip, "Alıştım bu gözlüğe," dedi. "Varlığı ve yokluğu pek belli olmuyor.Gözümde olduğunu bile unutuyorum."
"Alışkanlıklar kötüdür bebeğim. Ben, senin hayatında asla bir alışkanlık olmayacağım.Varlığımı unutamazsın."
"Bunu yapmam mümkün mü?" diyen kız dürüstçe konuştu.Hafif bir cesaret kırıntısı bulabildiğinde duraksamadı. "Sana bir rutine alışır gibi alışmam mümkün değil.Ama bu saatten sonra sensizliğe alışmam da mümkün değil.Bu beni korkutuyor!"
"Alışman gerekmeyecek. O lanet olası gözlükten bile daha çok yer alacağım hayatında," derken sesi kararlılığını belli edercesine otoriterdi.
İlkim kıkırdadı. "Seni de gözlerimin üstünde taşımam gerekmeyecekse sorun değil."
"Beni burada taşıman gerekecek papatyam." Eliyle kızın kalbine dokundu genç adam. "Benim yerim burası."

Martin ve İlkim'in mutlu aşkları yanında Mary ve Seth, 6 yıl önceki evliliklerinin bitiminden kendilerine ortak kalan tek şeyleri olan kızları Janet'ı paylaşamıyor ve birbirlerini yiyerek geçiriyorlar günlerini. Onların o itişmeli aşkları da acayip hoşuma gitti! Çünkü Mary tam bana benziyor. :D

Maryson bir avukat hem de yırtıcı bir avukat. Seth ise oto tamirci ama çok yakışıklı ve Mary'nin ilk aşkı. Aynı şekilde Mary de onun. İkilinin aşkları çok hoş bir şekilde başlıyor. Arkadaşlıktan da aşka uzanıyor. Sonra da gereksiz sebeplerle ayrılığa kadar gidiyor. Yine de kızları olduğu için sürekli bir araya geliyorlar.

"Eski karısı kolları arasında uyurken, onu daha sıkı sarıp gözlerini kapattı. Veda eder gibi.. Yarın dünyanın sonuymuş gibi ona doymak istiyordu. Çünkü biliyordu ki, yarın olduğunda Mary'den nefret etmeye devam edecekti. Tıpkı Mary'nin de ondan nefret edecek olması gibi.."

Maryson ve Seth'in hikâyesini herkesin seveceğine emin. Çiftin birbirlerine olan aşkları uzak köşelerden bile belli oluyor. O kadar güzel işlenmiş. Keşke ayrı kitapları olsaymış. Bence daha etkileyici olurlardı. Seth'in fakir kızın da zengin olmasının da bunda etkisi var kanımca. Değişik bir konu sunuyor.
Uzun lafın kısası güzel bir kitaptı. Denemenizi tavsiye ederim. :)))










Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumunuz için teşekkür ederim.

 
FREE BLOGGER TEMPLATE BY DESIGNER BLOGS