Kalbimi Çaldın'la kalpleri çalan ve hemen ardından Tatlı Tuzak'la bizi kitaplarındaki kahramanlarının tuzağına düşüren sevgili yazarımız Rita'nın geçen sene yayımlanan son kitabı Aşkın Ateşi(Ateş Dizisi #1)'nin devam kitabı da yakında aramıza katılacaktır. Yazarımızın hâlâ yazmakta olduğu Ruhun Ateşi'den ilk kitaptan Brandon'ın hikâyesini okuyacağız.
Yazarımız kendi resmi FB sayfasından arada paylaştığı alıntılarla bizleri meraklara sokarak bize, harika bir kitabın bizi beklediğini hissettiriyor. İşte alıntılardan birkaç tanesi :))
Rita Hunter || Ruhun Ateşi Alıntılar
Sophie sırıtarak “Sanırım tek sorunu fazla zeki olması. Hem kaplumbağanı örnek aldığını kendi söyledi” dedi. Niyeti ona takılmaktı ancak Isabel çocuğu dayak yemiş bir anne gibi savunmaya geçti.
“Mimi harika bir kız. Kate’in tuhaflıklarının tek sebebi Adrian’ın rahatlığı. Onu o kadar şımartıyor ki çocuk hayatta her şeyin kendisi için mümkün olduğunu sanıyor.”
ALINTI-5
Brendan çelik iradesine minnettardı. Aksi halde kızın kendini yatay vaziyette masanın üzerinde bulması işten bile değildi. Basit bir kimya meselesi, hepsi bu… Erkek ve kadın yüksek ısılarda ışık saçmaya başlardı.
Leighton Kontu Brendan Blackmore...
Alıntı 1:
“Biraz daha devam edersen senin için üzülmeye başlayabilirim Sophie.”
Yüzünde öyle büyük bir kayıtsızlık vardı ki Sophie onun ömrü boyunca birisi için üzülüp üzülmediğini merak etti. Yorum yapmak için yüksek öngörü ya da ileri zekâya gerek yoktu. Bu adam öğlen güneşi altında çürümeye terk edilmiş bir katır leşi kadar ruhsuzdu. Genç kızın gözleri çakmak çakmak oldu ve öfke anlarında aklına gelen en zeki karşılığı verdi.
“Canın cehenneme.”
“Biraz daha devam edersen senin için üzülmeye başlayabilirim Sophie.”
Yüzünde öyle büyük bir kayıtsızlık vardı ki Sophie onun ömrü boyunca birisi için üzülüp üzülmediğini merak etti. Yorum yapmak için yüksek öngörü ya da ileri zekâya gerek yoktu. Bu adam öğlen güneşi altında çürümeye terk edilmiş bir katır leşi kadar ruhsuzdu. Genç kızın gözleri çakmak çakmak oldu ve öfke anlarında aklına gelen en zeki karşılığı verdi.
“Canın cehenneme.”
ALINTI-2
“Bu kız tam bir çılgın, kime çekmiş bilmiyorum. Geçenlerde bir uğur böceğini ağzına atmak üzereyken onu son anda engelledim. Rengi o kadar güzelmiş ki dayanamamış. Bazen öyle uzun cümleler kuruyor ve gözlerini bana dikip öyle tuhaf bakıyor ki içine geveze bir büyücünün kaçtığını düşünerek korkuyorum. Morgan’ın bile bir keresinde ona bakıp istavroz çıkardığını gördüm. Ben onun yaşındayken ağzımdan çıkan tek şey salyalarımmış. Morgan geri zekâlı olduğumu düşündüğü için her pazar kilisede mum yakarmış. Tanrım, benim görmediğim zamanlarda neler yediğini düşünmek bile tüylerimi ürpertiyor.”
Sophie sırıtarak “Sanırım tek sorunu fazla zeki olması. Hem kaplumbağanı örnek aldığını kendi söyledi” dedi. Niyeti ona takılmaktı ancak Isabel çocuğu dayak yemiş bir anne gibi savunmaya geçti.
“Mimi harika bir kız. Kate’in tuhaflıklarının tek sebebi Adrian’ın rahatlığı. Onu o kadar şımartıyor ki çocuk hayatta her şeyin kendisi için mümkün olduğunu sanıyor.”
ALINTI-3
Kollarını erkeğin boynuna dolayıp kendini ona bastırdığında hissettiği, ruhunu özgürlüğüne kavuşturan bir tutsaklıktı. Brendan’a dokunmak buzla yanmaktı… İçten içe kavrulmaktı.
Sophie Langford
Sophie Langford
ALINTI-4
Orkestra hareketli bir menuete başladığında Sophie yaklaşan birileri var mı diye dans pistine doğru baktı. Şimdi dikkat ediyordu da dans kartında adı geçen son iki kavalyesinden bir iz yoktu. Hiç sorun değildi çünkü menuet ya da herhangi stilde başka bir dans etmek istemiyordu.
“Böyle kaşlarınızı çatarak taliplerinizi mi korkutmaya çalışıyorsunuz Bayan Langford?”
Sophie irkilerek sesin geldiği yöne döndü. En son beş gün önceki Leighton’ların akşam yemeğinde bir araya geldikleri Abbey Kontu ile Ludlow’ların evinde karşılaşmayı beklemiyordu. Açıkçası o geceyi hatırlatacak her şeyden kaçınmak niyetindeydi. Yine de yakışıklı kontun gülüşüne aynı sıcaklıkla karşılık vermenin önüne geçemedi.
“İnanın bana bunun için özel bir çaba sarf etmiyorum lordum. Fakat benden kaçmak için hep bir neden buluyorlar.”
“Pek de kalbiniz kırılmış gibi görünmüyorsunuz.”
Sophie’nin gülüşü daha da derinleşti. “Şeker yemiş bir at kadar kederliyim.”
Ne dediğini fark ettiğinde alnına bir şaplak geçirmek istedi fakat Abbey Kontu hoş bir kahkaha atınca içi rahatlayarak ona eşlik etti.
“Madem burası sizin kadar tatlı bir hanımefendinin yalnız bırakılmaması gerektiğini anlayamayan sersemlerle dolu, sıradaki dansı bana lütfedersiniz diye umuyorum.”
Sophie adamın rahatlığı karşısında ne diyeceğini bilemedi önce. Dans kartına bakmayı akıl ettiğinde aradan uzunca bir süre geçmesi gerekmişti.
Düşünceli bir şekilde “Hımmm… Bundan sonraki valsi genç Alveney Baronuna söz vermiş görünüyorum ve sonrasında ise…” diyecekken Abbey Kontu sözünü kesti.
“Alveney mi? Şu sersemden mi bahsediyorsunuz?”
Kontun başıyla işaret ettiği yere bakınca genç bir adamın ayrık ağzıyla bir grup kıkırdayan genç kıza çapkın gülücükler gönderdiğini gördü. Sophie nedense önce sersem lord sonra da kendi adına anlamsız bir utanç hissetti.
Kont da bunu sezmiş gibi “Bence çok daha iyilerine layıksınız” dedi ve sonra kızın önünde saygıyla eğildi. “Sıradaki dansı bana lütfeder misiniz leydim?”
Ne kadar da gösteriş yapmayı seven bir adamdı böyle. Sophie gülümsedi. Kabul etmekten başka şansı var mıydı ki?
“Böyle kaşlarınızı çatarak taliplerinizi mi korkutmaya çalışıyorsunuz Bayan Langford?”
Sophie irkilerek sesin geldiği yöne döndü. En son beş gün önceki Leighton’ların akşam yemeğinde bir araya geldikleri Abbey Kontu ile Ludlow’ların evinde karşılaşmayı beklemiyordu. Açıkçası o geceyi hatırlatacak her şeyden kaçınmak niyetindeydi. Yine de yakışıklı kontun gülüşüne aynı sıcaklıkla karşılık vermenin önüne geçemedi.
“İnanın bana bunun için özel bir çaba sarf etmiyorum lordum. Fakat benden kaçmak için hep bir neden buluyorlar.”
“Pek de kalbiniz kırılmış gibi görünmüyorsunuz.”
Sophie’nin gülüşü daha da derinleşti. “Şeker yemiş bir at kadar kederliyim.”
Ne dediğini fark ettiğinde alnına bir şaplak geçirmek istedi fakat Abbey Kontu hoş bir kahkaha atınca içi rahatlayarak ona eşlik etti.
“Madem burası sizin kadar tatlı bir hanımefendinin yalnız bırakılmaması gerektiğini anlayamayan sersemlerle dolu, sıradaki dansı bana lütfedersiniz diye umuyorum.”
Sophie adamın rahatlığı karşısında ne diyeceğini bilemedi önce. Dans kartına bakmayı akıl ettiğinde aradan uzunca bir süre geçmesi gerekmişti.
Düşünceli bir şekilde “Hımmm… Bundan sonraki valsi genç Alveney Baronuna söz vermiş görünüyorum ve sonrasında ise…” diyecekken Abbey Kontu sözünü kesti.
“Alveney mi? Şu sersemden mi bahsediyorsunuz?”
Kontun başıyla işaret ettiği yere bakınca genç bir adamın ayrık ağzıyla bir grup kıkırdayan genç kıza çapkın gülücükler gönderdiğini gördü. Sophie nedense önce sersem lord sonra da kendi adına anlamsız bir utanç hissetti.
Kont da bunu sezmiş gibi “Bence çok daha iyilerine layıksınız” dedi ve sonra kızın önünde saygıyla eğildi. “Sıradaki dansı bana lütfeder misiniz leydim?”
Ne kadar da gösteriş yapmayı seven bir adamdı böyle. Sophie gülümsedi. Kabul etmekten başka şansı var mıydı ki?
Brendan çelik iradesine minnettardı. Aksi halde kızın kendini yatay vaziyette masanın üzerinde bulması işten bile değildi. Basit bir kimya meselesi, hepsi bu… Erkek ve kadın yüksek ısılarda ışık saçmaya başlardı.
Leighton Kontu Brendan Blackmore...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumunuz için teşekkür ederim.